ISSN 1301-1375 | e-ISSN 2146-9113
Volume : 22 Issue : 3 Year : 2024


Türk Beyin Damar Hastalıkları Dergisi - Türk Beyin Damar Hast Derg: 22 (3)
Cilt: 22  Sayı: 3 - aralık 2016
ÖZGÜN ARAŞTIRMA
1.
Bir Devlet Hastanesi Bakış Açısıyla Akut İskemik İnmede İntravenöz Trombolitik Tedavi
Treatment with Intravenous Thrombolysis in Acute Ischemic Stroke Through the Perspective of a State Hospital
Refik Kunt
doi: 10.5505/tbdhd.2016.47550  Sayfalar 91 - 99
GİRİŞ ve AMAÇ: Akut iskemik inme acil bir durumdur. İlk 4.5 saatte uygulanan intravenöz (IV) rekombinan insan doku tipi plazminojen aktivatörü (rt-PA) olan Alteplaz, akut iskemik inmede en etkili tedavi yöntemidir. Çalışmamızın amacı kliniğimizin trombolitik tedavi deneyimini paylaşmaktır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Aydın Devlet Hastanesi nöroloji kliniğinde, akut iskemik inmeli hastalarda IV rt-PA tedavisinin ilk defa uygulanmaya başlandığı Ocak 2014 tarihinden itibaren 2,5 yıllık süre içinde, tedavi verilen 25 hastanın demografik ve klinik verileri prospektif olarak kayıt altına alındı. Hastaların nörolojik değerlendirmeleri Ulusal İnme Sağlık Ölçeği Skalası (NIHSS) ile, özürlülük durumları ise modifiye Rankin Skoru (mRS) ile değerlendirildi. Semptom-kapı, kapı-iğne ve semptom-iğne zamanları hesaplanarak literatür verileri ile karşılaştırılarak analiz edildi.
BULGULAR: Çalışmaya; yaş ortalaması 70.8±14 yıl olan, 12’si kadın (%48) toplam 25 IV rt-PA uygulanan hasta alındı. Ortalama semptom-kapı, kapı-iğne ve semptom-iğne zamanları dakika olarak sırası ile 61±43, 70±40, 130±54 saptandı. Hastaların 20’ sine tedavi ilk 3 saatte uygulandı (%80). NIHSS ortalaması tedaviden önce 12±4, tedaviden sonra 24. saatte 8±7 hesaplandı. 14 hastada tedaviden 24 saat sonra klinik aktivitede anlamlı düzelme saptandı (%64). Tedaviden sonra dört (%16) olguda tedaviye bağlı olduğu düşünülen semptomatik intrakranyal kanama gelişti ve ikisi (%8) geniş hemorajiye bağlı ödem artışı nedeniyle kaybedildi. Üçüncü aydaki mRS’na göre fonksiyonel olarak bağımsız (mRS 0–2) olan hasta sayısı 15 (%60) iken, bağımlı (mRS 3–5) hasta sayısı 2 (%8) olarak hesaplandı. Üçüncü ayda toplam tedavi verilen hastaların 8’ i kaybedilmişti (%32).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Az sayıda olguyu içerse de çalışmamız, ilk 4.5 saatte akut inme ile başvuran uygun hastalarda intravenöz trombolitik tedavi uygulaması etkili ve güvenilir bir yöntem olduğunu göstermektedir. Uygun şartlar ve organizasyon sağlandığı takdirde devlet hastanelerinin, trombolitik tedavinin başlanabilmesi için uygun birer merkez olabileceği görülmektedir.
INTRODUCTION: Acute ischemic stroke (AIS) is a clinical emergency. Intravenous recombinant tissue plasminogen activator (IV rt-PA), Alteplase, is only approved treatment of AIS when given within 4.5 hours of symptom onset. The aim of this study is to review the experience of our clinic in thrombolithic treatment.
METHODS: Demographic and clinical variables of 25 patients who were admitted to the neurology clinic of Aydin State Hospital with AIS and took IV rt-PA treatment were recorded prospectively for 2.5 years starting from January,2014. The neurological and disability assessment of the patients were done by The National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS) and modified Rankin Scale (mRS) respectively. Onset-to-door (ODT), door-to-needle (DNT), and onset-to-needle (ONT) times were calculated and analyzed in comparison with the literature data.
RESULTS: 25 patients with AIS received IV rt-PA. Mean age of our patients was 70.8±14 years and twelve of them (% 48) were female. The mean ODT, DNT, ONT times were 61±43, 70±40, 130±54 minutes, respectively. 20 patients were treated in the first 3 hours (%80). NIHSS mean scores were 12±4 and 8±7 before the treatment and 24 hours after the treatment.14 patients (%64) showed significant improvement in clinical activity 24 hours after the treatment. Symptomatic intracranial hemorrhage was occured in four patients (%16) as a result of IV rt-PA therapy and two of them (%8) were died. On the third month after the treatment, the number of functionally independent (mRS 0–2) patients were 15 (%60) and the number of dependent (mRS 3–5) patients were 2 (%8) according to mRS. 8 patients died three months after the treatment (%32).
DISCUSSION AND CONCLUSION: Despite the small sample size, our study shows that the IV rt-PA is efficient and safe treatment in AIS. If the appropriate conditions and organization provided, state hospitals have the potential to be suitable centers for the thrombolytic therapy.

2.
Progresif İskemik İnme: Klinik Özellikler ve Tirofiban Tedavisinin Kısa ve Uzun Dönem Etkinliğinin Değerlendirilmesi
Progressive Ischemic Stroke: Clinical Features and Evaluation of Short-and Long- Term Tirofiban Therapy
Turgay Demir, Mehmet Balal, Aygül Tantik Pak, Şebnem Bıçakçı
doi: 10.5505/tbdhd.2016.63308  Sayfalar 100 - 106
GİRİŞ ve AMAÇ: Progresif iskemik inme nörolojik yoğun bakım ve inme ünitelerinde sıklıkla karşılaşılan bir klinik durumdur. Retrospektif olarak planlanan bu çalışmanın amacı progresif iskemik inmenin klinik özelliklerinin, tirofiban tedavisinin kısa ve uzun dönem etkinliğinin ve komplikasyonların değerlendirilmesidir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Ocak 2014-Aralık 2014 tarihleri arasında hafif ve orta şiddetli progresif iskemik inme tanısı alan hastalar çalışmaya alınmıştır. Hastaların dosya bilgilerinden tirofiban tedavisi ve taburculuk esnasında NIHSS skoru, 3. ayda ise modifiye Rankin skoru ve Barthel indeksi değerleri hesaplanmıştır.
BULGULAR: Yirmi sekiz hastadan oluşan çalışmada 15 hasta(% 53,6) kadın idi. Hastaların yaş ortalaması 65,36 ± 11,32 (39-80) idi. TOAST sınıflamasına göre inme etiyolojileri 10 hastada büyük arter aterosklerozu, 9 hastada kardiyoembolizm ve 9 hastada küçük damar hastalığı olarak belirlendi. İnme etiyolojilerine göre değerlendirildiğinde NIHSS skoru kardiyoembolizm grubunda en yüksek iken küçük damar hastalığı grubunda en düşük olarak hesaplandı. Etiyolojide küçük damar hastalığı olan olgularda tedavi sonrası NIHSS skorundaki düşme en fazla olarak belirlendi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Progresif iskemik inme hastalarında uygun hasta ve yan etkilerin dikkatli takibi ile tirofiban iyi bir tedavi alternatifi olabilir.
INTRODUCTION: Progressive ischemic stroke is a disorder frequently seen in neurological
intensive care unit and stroke units. The purpose of this retrospective study was to
evaluate the clinical features of progressive ischemic stroke patients in neurological
intensive care unit, the short- and long-term efficacy of tirofiban therapy, and the
adverse events observed.

METHODS: The study included patients with minor-moderate progressive ischemic
stroke diagnosed in the period between January and December 2014. The National
Institute of Health Stroke Scale scores at 24 hours after tirofiban therapy and
on discharge, and the modified Rankin score and Barthel Index value at the end of the
3. month were recorded from the patients' files.

RESULTS: The study included a total of 28 patients, 15 (53.6%) of whom were males.
The mean age of the cases was 65.36±11.32 (39-80). According to the TOAST
classification, 10 cases had large vessel atherosclerosis, 9 had cardioembolism, and 9
had small vessel disease. When the groups were evaluated in terms of stroke
subtypes, the NIHSS score was highest in the cardioembolic group and lowest in the
small vessel disease group. The cases in the small vessel disease group
demonstrated the most marked fall in NIHSS score.


DISCUSSION AND CONCLUSION: Tirofiban may be an alternative therapy for progressive ischemic stroke in
case of proper selection of patients and under proper monitorization to detect side effects.


EDITÖRE MEKTUP
3.
Malin sinüs ven trombozu ve dekompresif kraniektomi
Malign sinus vein thrombosis and decompressive craniectomy
Şeyma Çiftçi, Ayşe Güler, Hadiye Şirin, Erkin Özgiray
doi: 10.5505/tbdhd.2016.29591  Sayfalar 107 - 109
Makale Özeti |Tam Metin PDF

OLGU BILDIRILERI
4.
Trombotik Trombositopenik Purpura ve İskemik İnme: Olgu Sunumu
Thrombotic Thrombocytopenic Purpura and Ischemic Stroke: A Case Report
Caner Baydar, Hafize Nalan Güneş, Ufuk Atak Dönger, Tahir Kurtuluş Yoldaş
doi: 10.5505/tbdhd.2016.18894  Sayfalar 110 - 112
Trombotik trombositopenik purpura (TTP) mikroanjiopatik hemolitik anemi ve trombositopeni, nörolojik bulgular, böbrek yetmezliği ve ateş ile karakterize hayatı tehdit eden multisistem bir hastalıktır. İlk kez 1924 yılında Moskowitz tarafından tanımlanmıştır. Küçük arteriyollerin, venüllerin ve kapillerlerin trombozu, serebral mikroenfarktalara yol açar. Nörolojik bulgular; başağrısı, mental değişiklikler, şuur durumunda değişiklik, nöbetler ve fokal nörolojik defisitlerdir. Bu yazıda TTP tanısı ile izlenirken nörolojik komplikasyon gözlenen bir olgu sunulmuştur.
Thrombotic Thrombocytopenic Purpura (TTP) characterized by thrombocytopenia, microangiopathic hemolytic anemia, neurological changes, renal failure, and fever is a life threatening, multisystem disease. The first was defined by Moskowitz in 1924. Thrombosis of small arterioles, venules and capillaries lead to cerebral micro-infarct. There are many neurological symptoms such as headache, seizures, changes in consciousness and mental, focal neurological changes. A case which was observed that neurological complications while the patient was monitoring with diagnose of TTP is presented

5.
İzole Ulnar Sinir Paralizisini Taklit Eden İskemik İnme Olgusu
Report of Ischemic Stroke Mimicking Isolated Ulnar Nerve Paralysis
Çetin Kürşad Akpınar, Ahmet Yılmaz, Hakan Doğru, Emrah Aytaç
doi: 10.5505/tbdhd.2016.50570  Sayfalar 113 - 115
Elin motor temsili presantral girustadır. Bu bölgenin küçük infarktları, izole el felcine neden olabilir. Eldeki güçsüzlük bütün el parmaklarında olabileceği gibi sadece ulnar taraf parmaklarında da olabilir. Yetmiş bir yaşında erkek hasta ani gelişen sağ el 4. ve 5. parmaklarındaki güçsüzlük nedeniyle acil servise başvurmuş. Çekilen difüzyon MR da sağ presantral girus lokalizasyonunda akut enfarkt saptanması üzerine iskemik inme tanısıyla nöroloji servise yatırıldı. İskemik inme subtipi kardiyoembolik inme olarak belirlendi. Bu yazıda ulnar sinir paralizisini taklit eden akut iskemik inme olgusu sunulmuştur.
The cortical motor hand area is the precentral gyrus. Small cortical infarcts of this area can caused isolated hand weakness. Weakness can consist of either all fingers or ulnar-sided fingers. A 71-year-old man admitted to the emergency department with sudden weakness of the right fourth and fifth fingers Diffusion-weighted brain imaging of a magnetic resonance imaging scan revealed acute infarction of right precentral gyrus. Cardioembolus is the determined ischemic stroke subtype. This report presented a case of ischemic stroke mimicking isolated ulnar nerve paralysis

6.
Sağ elini kullanan hastada sağ temporo-oksipital hematom sonrası gelişen saf aleksi
Pure alexia after right temporo-occipital hemorrhage in a right-handed female
Buse Rahime Hasırcı, Dilek Ağırcan, Abdülkadir Koçer
doi: 10.5505/tbdhd.2016.92005  Sayfalar 116 - 118
Agrafisiz aleksi, yazma yetisinin korunmasına karşın okumanın bozulması ile karakterize nadir rastlanan bir klinik tablodur. En sık olarak posterior serebral arter tıkanıklığına bağlı gelişir. Sağ oksipital lob ile sol parietal lob arasındaki iletişimin bozulmasına yol açabilecek olan sol oksipital lob veya korpus kallozum splenium lezyonları nedeniyle gelişebilir. Kliniğimize orta şiddette baş ağrısı ve bulanık görme şikayetiyle başvuran 70 yaşındaki, sağ elini kullanan kadın hastada agrafisiz ve afazisiz aleksi tablosu (saf aleksi) saptandı. Olgumuz sağ elini kullanan hastalarda, dil fonksiyonu sol hemisfer dominansı gösterse de sağ hemisfer hasarına bağlı saf aleksi tablosunun gelişebileceğine dikkat çektiği için sunulmaya değer bulundu.
Alexia without agraphia is a rare clinical disorder which is characterized by impairment of reading in spite of protection of writing ability. It usually results from infarction within the vascular territory of the posterior cerebral artery. The lesions of left occipital lobe or splenium of corpus callosum can cause alexia without agraphia by the deterioration of connection between the right occipital lobe and left parietal lobe. We describe the case of a 70-year-old right-handed woman who was presented with moderate headache and blurred vision and affected by alexia without agraphia and aphasia. Our case indicates that pure alexia may arise as a consequence of damage to the right hemisphere in right-handed patients and may lead to a severe reading disorder, as in individuals with left-hemisphere dominance for language.

7.
Derin Venöz Yapıların Trombozuna Sekonder Bilateral Talamik İnfarkt ile İzlenen İki Olgunun Sunumu
Bilateral Thalamic Infarction that is Secondary Thrombosis to the Deep Venous Structures: Report of two cases
Serdar Oruc, Birsen Beyazıt, Mehtap Beker Acay, Hayri Demirbaş, Irmak Ceviz, Mehmet Yaman
doi: 10.5505/tbdhd.2016.30974  Sayfalar 119 - 125
Serebral derin venöz sistem trombozu olguları tüm serebral venöz tromboz (SVT) olgularının % 6’sını oluşturmaktadır. Nadir görülmesi ve klinik prezentasyonunun değişken ve nonspesifik olması nedeniyle bu olguların tanınması güç olabilmektedir. Etiyolojide hiperkoagülopati, oral kontraseptif kullanımı, gebelik, puerperium, dehidratasyon, kafa travması en sık suçlanan nedenler arasındadır. Vaskülit, inflamatuar barsak hastalıkları, maligniteler, anemi, venöz sinüslere tümör invazyonu gibi nedenler de etiyoloji araştırmalarında daha az sıklıkta saptanabilen sebepler arasındadır. Bu sunumda baş ağrısı ve bilinç değişikliği şikayetleri ile başvuran 2 olgu sunulmuştur. Olguların çekilen manyetik rezonans görüntülemelerinde bilateral talamusta akut enfarkt gözlenmiş, etiyolojide ise derin Serebral venöz sistem yapılarının da etkilendiği SVT saptanmıştır. SVT gelişimi ilk olguda oral kontraseptif (OK) kullanımı diğerinde ise anemi ile ilişkilendirilmiş, her iki olgu da antikoagulan tedavi ile şifa ile taburcu edilmiştir. Burada sunulan 2 olgu ile bilateral talamik iskemi etiyolojisinde SVT’nun ayırıcı tanıda akla gelmesi gerektiğinin, ayrıca bu hastaların tanı aldığında uygun medikal tedavi ile klinik ve radyolojik olarak tam olarak düzelebileceğinin vurgulanması amaçlanmıştır.
Deep cerebral venous thrombosis cases are the %6 of the cerebral venous thrombosis (CVT) cases. The recognition of these patients is difficult since this disease is rarely observed and its clinical presentation is nonspecific and variable. In its etiology, the most frequently observed reasons are hypercoagulopathy, oral contraceptive use, pregnancy, puerperium, dehydration, and head trauma. Less frequently observed reasons are vasculitis, inflammatory bowel disease, malignancies, anemia, and tumor invasion through venous sinuses. In this report, were presented two cases who were admitted to the hospital with headache complaint and cognitive changes.According to the advanced magnetic resonance imaging, acute infarction was detected in bilateral thalamus. We observed CVT with adversely affected deep cerebral venous system structures. CVT development was associated with the use of oral contraceptives in the first case and it was associated with anemia in the second case. Both patients were discharged from the hospital upon healing with anticoagulant therapy. In this study, it has been emphasized by representing these two patients that CVT should be thought in the etiology of bilateral thalamic ischemia. Furthermore, it is also crucial to known that these patients can be fully improved clinically and radiologically in case appropriate medical treatment is applied.

8.
Sekonder Santral Sinir Sistem Vaskülitin İzole Magnetik Rezonans Bulgusu Olarak Leptomeningeal Tutulum: Olgu Sunumu
Leptomeningeal Enhancement As A Sole Magnetic Resonance Imaging Finding of Secondary Central Nervous System Vasculitis: A Case Report
Arsida Bajrami, Filiz Azman, Batuhan Kara, Hatem Hakan Selcuk, Murat Çabalar, Vildan Ayse Yayla
doi: 10.5505/tbdhd.2016.43265  Sayfalar 126 - 128
Merkezi sinir sistemi (MSS) vaskülitin ana radyolojik bulguları arasında MRG de görülen multipl subkortikal infarktlar, peteşiyal kanamalar, parankimal ve leptomeningeal kontrastlama ve MRA ve dijital subtraksiyon anjiyografisi (DSA) da saptanana multifokal damar kaliber değişiklikleri yer almaktadır. Izole veya belirgin leptomeningeal kontrastlama nadiren MSS vaskülitin tek radyolojik bulgusu görülmektedir. Burada, DSA ile inflamatuar bağırsak hastalığına (IBD) sekonder gelişen intraserebral vaskülit tanısı konulan olgusu, rutin kontrastlı kranial MRG sinde izole leptomeningeal kontrastlamanın dışında başka radyolojik bulgu eşlik etmemesi nedeniyle sunuldu. Ayrıca nadiren görülen izole leptomeningeal kontrastlamanın, MSS vaskülit tanısında önemini vurgulamaya amaçlanmıştır.
The main radiological findings of central nervous system (CNS) consist of multiple subcortical infarcts, parenchymal and leptomeningeal enhancement, petechial hemorrhages on MRI and multifocal caliber changes of the vessels on MRA and DSA. Solely or prominent leptomeningeal enhancement is rarely seen as an isolated manifestation of CNS. We report a case of intracerebral vasculitis secondary to inflammatory bowel disease (IBD) showing leptomeningeal enhancement as a unique finding in routine contrast-enhanced cranial MRI and aimed to emphasize the importance of these finding in diagnosing CNS.

9.
Progresif Paraparezi Ve İdrar Retansiyonun Nadir Bir Sebebi: Spinal Arteriovenöz Fistül – Olgu Sunumu
A Rare Cause Of Progressıve Paraparesis And Urinary Retention: Spinal Dural Arteriovenous Fistula- Case Report
Sırma Geyik, Feyza Gelebek, Tolgahan Kaya, Akif Şirikçi, Münife Neyal
doi: 10.5505/tbdhd.2016.81994  Sayfalar 129 - 132
En sık karşılaşılan spinal arteriovenöz malformasyon olmasına rağmen spinal arterio venöz fistüller(AVF) oldukça nadir görülen ve tedavi geciktiği zaman önemli morbiditeye yol açan klinik tablolardır. 50 yaşında erkek hasta ağır bir yük kaldırma sonrası başlayan idrar yapamama, paraparezi şikayeti ile başvurdu. Spinal kord MR değerlendirilmesinde orta torasik seviyeden konus medullarise kadar uzanan alanda spinal korda T2A sekanslarda diffüz patolojik sinyal artışı gözlendi. Spinal anjiografide sağ T 7-8 seviyesinde uzun segment dorsal arteriovenöz fistül görüldü, düşük akımlı ve küçük bir AVF olması nedeni ile hasta nöroşirurji bölümü ile konsülte edildi ve cerrahi tedavi seçeneği tercih edildi. Progresif spinal semptomları olan hastalarda nadir olarak görülsede, erken tanı ve tedavi son derece başarılı sonuçlar verdiği için spinal AVF tanısı ön tanılarımızda yer almalıdır.
Spinal arteriovenous fistulas (AVF), are rarely seen clinical pathology, have serious morbidity in cases without treatment although spinal AVF are the most common types of spinal arteriovenous malformation. Fifty years old male patient suffered from urine retention and paraparesis after lifted a heavy object. Spinal magnetic resonance images (MRI) showed diffuse hyper intense lesion from midthoracic spinal cord segment to conus medullaris in T2A sequance. Spinal angiography revealed a long segmental dorsal AVF on the right side of T 7-8 level in spinal cord. Because of the low flow and a small AVF neurosurgical Department decided to perform an operation for spinal AVF. We should keep in mind spinal AVF, in which prognosis is well after prompt and appropriate theraphy, as a differential diagnosis in patients presented with progressive spinal symptoms.

10.
Intraserebral Anevrizmanın Endovaskuler Tedavi Sonrası Gelişen İskemiye Ikincil Olarak Gelişen Bilateral Hipertrofik Olivar Dejenerasyon: Olgu Sunumu
Bilateral Hypertrophic Olivary Degeneration Secondary to Ischemia Following Endovascular Treatment Of Cerebral Aneurysm: A Case Report
Arsida Bajrami, Batuhan Kara, Hatem Hakan Selcuk, Beyza Arslan, Murat Çabalar, Vildan Ayse Yayla
doi: 10.5505/tbdhd.2016.60362  Sayfalar 133 - 135
Hipertrofik olivar dejenerasyon (HOD) inferior olivar nukleusun dentatorubro-olivar yolakta (DROP) oluşan herhangi bir hasara yanıt olarak oluşan trans-sinaptik dejenerasyon türüdür. Santral sinir sisteminde bir anatomik bölgenin dejenerasyona sekonder gelişen nöron kaybı ve glial hücrelerinde çoğalmanın aksine DROP transnöronal dejenerasyon sonucu hipertrofi gelişmektedir. HOD, tümör ve demyelinizan hastalıklar dahil pek çok patolojiyi taklit edebilen, iskemi, kanama, travma ve kavernöz hemanjioma bağlı gelişen, göreceli olarak nadir rastlanan bir durumdur. Endovasküler anevrizma embolizasyonu sırasında tromboembolik komplikasyon sonucu gelişen, bilateral HOD olgusuyla deneyimimizi paylaşmaya amaçladık.
Hypertrophic olivary degeneration (HOD) is a degenerative disorder of the inferior olivary nucleus (ION) that occurs after damage to the dentatorubroolivary pathway (DROP). Damage to the DROP causes hypertrophy and enlargement of the inferior olivary nuclei (ION) contrary to the atrophy observed in the other parts of central nervous system. Focal lesions that may lead to HOD include ischemia, hemorrhage, trauma, and cavernous hemangioma and it also may mimic diseases including tumors and demyelinating processes. We here in present our experience with a case of bilateral HOD, which was a result of a thromboembolic complication during endovascular aneurysm embolization.

LookUs & Online Makale
w