1. | Kapak Cover Sayfalar I - V |
DERLEME | |
2. | İnme hastalarında göz ardı edilen bir konu: Psikososyal sorunlar An ignored issue in stroke patients: Psychosocial problems Hilalnur Küçükakgün, Zeliha Tülek, Yakup Krespidoi: 10.5505/tbdhd.2024.63625 Sayfalar 67 - 72 İnme, dünya çapında ölüme ve sakatlığa neden olan hastalıklar arasında ilk sıralarda gelmektedir. İnmede beyinde kan akımının bozulduğu bölgeye göre değişen nörolojik semptomlar ve fonksiyon kaybı meydana gelmektedir. Fonksiyon kaybı ile birlikte bireylerde fiziksel, ruhsal ve sosyal sorunlar oluşmaktadır. İnme sonrası rehabilitasyon sürecinde sıklıkla motor ve duyusal yetersizliklere, konuşma bozukluklarına ve günlük yaşam aktivitelerini yapabilme becerilerine odaklanılır. Ancak inme geçirmiş kişilerin yaşamlarını olumsuz etkileyen psikososyal sorunlar da oldukça önemlidir. Bu sorunların başlıcaları; inme sonrası depresyon ve anksiyete, bilişsel bozukluk ve inme sonrası yorgunluktur. Hastaların yaklaşık %20 ila %50'si bu sorunlardan en az birinden etkilenebilmektedir. Bu sorunlar hem hasta hem de yakınları için güçlük yaratan durumlardır. Ancak psikososyal problemler mevcut rutin tedavi hizmetleri içerisinde yetersiz bir şekilde ele alınmaktadır ve sistematik olarak ele alındığına dair az kanıt vardır. Psikososyal sorunların yönetimi için erken dönemde tarama yapılmasının ve sorunların uygun şekilde yönetilmesinin önemi vurgulanmaktadır. Araştırmalar, inmeli kişilere verilen sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için ek çabaların gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bakımdan psikososyal sorunların daha fazla farkında olunmalı ve yakın takip yapılarak hastalar desteklenmelidir. |
ÖZGÜN ARAŞTIRMA | |
3. | Mekanik trombektomi uygulanan akut inme hastalarında fonksiyonel bağımsızlığa ve rekanalizasyona etki eden faktörler ve serebral kolleteral akımın önemi Factors affecting functional independence and recanalization in acute stroke patients undergoing mechanical thrombectomy and the importance of cerebral collateral flow Zeynep Erten Yalçin, Emrah Aytaç, Murat Gönen, Ferhat Balgetirdoi: 10.5505/tbdhd.2024.35403 Sayfalar 73 - 79 GİRİŞ ve AMAÇ: İskemik inme, tüm dünyada en sık görülen inme tipidir. Mekanik trombektomi (MT), proksimal vasküler oklüzyonu olan akut iskemik inme hastalarında fonksiyonel bağımlılığı önleyebilen etkili bir tedavidir. Fakat MT ile tedavi edilen iskemik inme hastalarında klinik seyir heterojendir. MT ile oluşan revaskülarizasyon başarısı, uzun dönem klinik seyir ve fonksiyonel bağımsızlık durumu, bir çok faktöre bağlıdır. Biz de çalışmamızda akut iskemik inme tedavisinde MT işleminin etkinliğini, başarılı revaskülarizasyon ve fonksiyonel bağımsızlığa etki eden faktörleri değerlendirmeyi ve erken serebral kollateral oluşumuna katkı sağlayabilecek faktörleri araştırmayı amaçladık. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmada Mayıs 2016 ve Mayıs 2019 tarihleri arasında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Kliniğinde akut iskemik inme nedeniyle endovasküler tedavi uygulanmış hastalar; demografik özellikleri, klinik durum ve radyolojik görüntüleri açısından retrospektif olarak değerlendirilerek kayıt altına alındı. Hastaların MT işlemi öncesi çekilen BT Anjiografi (BT Anjio) ile kollateral durumları, mTAN skoru baz alınarak değerlendirildi. Kollateral skor ile olumlu klinik sonuç (mRankinS 0-2) ve ravaskülarizasyon başarısı arasındaki ilişkiyi analiz etmek için ki-kare istatistiksel analizi kullanılmıştır. BULGULAR: Otuzdokuz hastanın 23 ’ünde, işlem sonrası başarılı (TICI 2b-3) rekanalizasyon sağlandı. 24 hastada,TAN (2-3) iyi kollateral mevcuttu. İyi rekanalize olan 23 hastanın, yüzde 82’si (n: 19) TAN (2-3) iyi kollaterale sahipti. mTAN skoruna göre değerlendirilen iyi kollaterali olan hastalar ile rekanalizasyon başarısı arasında anlamlı ilişki saptandı.(p: 0,012<0,05). TARTIŞMA ve SONUÇ: İyi serebral kollaterali olan akut iskemik inme geçiren hastaların çoğu, başarılı bir rekanalizasyona ve fonksiyonel bağımsızlığa sahip olurken; tedavi başarısına bu denli etkisi olan kollateral oluşumuna katkı sağlayan faktörlerin ortaya çıkması için ileri dönemlerde daha fazla çalışmalara ihtiyaç vardır. |
4. | Non anevrizmal spontan subaraknoid kanama: Perimezensefalik ve non perimezensefalik kanamaların etyolojik ve klinik değerlendirilmesi Non aneurysmal spontaneous subarachnoid hemorrhage: Etiological and clinical evaluation of perimesencephalic and non perimesencephalic hemorrhage Ayşenur Önalan, Türkan Acar, Bilgehan Atılgan Acar, Aslı Çiftaslan, Sedef Gök, Derya Kara, Erdem Gürkaşdoi: 10.5505/tbdhd.2024.02997 Sayfalar 80 - 86 GİRİŞ ve AMAÇ: Non anevrizmal subaraknoid kanamalar (SAK) spontan SAK olgularının %15'ini oluşturur ve daha hafif klinik tablolarla karakterizedir. Ancak klinik seyir ve sonuçları kendi içerisinde farklılıklar gösteren heterojen bir gruptur. Bu çalışmanın amacı anevrizmal olmayan perimezensefalik ve non perimezensefalik SAK hastalarının radyolojik özelliklerini, klinik gözlem ve sonuçlarını incelemektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: İki merkez retrospektif gerçekleştirilen bu çalışmaya 31 hasta dahil edildi. Başvuru sırasında kanamayı açıklayabilecek bir neden yoktu. Radyolojik görüntülemeleri sonucu kanın yayılımına göre perimezensefalik ve non perimezensefalik SAK olarak iki gruba ayırıldı. Hastalarının başvuru semptomları(baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı ve kusma, dengesizlik, afazi, parezi), demografik verileri, etyolojik faktörleri, komplikasyonları (epileptik nöbet, tekrar kanama, hiponatremi, hidrosefali, şant bağımlılığı, gecikmiş serebral iskemi) ve 3. ay modifiye Rankin Skorları analiz edildi. BULGULAR: Ortalama yaş 48,5±8,4 yıl olup kadın-erkek cinsiyet oranı benzerdi (%52, erkek). En sık başvuru semptomları baş ağrısı (%68) ve bulantı-kusma (%35) idi. Hastaların 18’i (%58) non perimezensefalik SAK idi. Demografik veriler kıyaslandığında perimezensefalik kanamalarda kadın cinsiyet oranı daha yüksekti (p=0.007). Bunun dışında etyolojik faktörler, komplikasyon oranları, başvuru ve taburculuk Glasgow koma skalası, yoğun bakım ve servis yatış süreleri ve 3. ay modifiye rankin skorları karşılaştırıldığında anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). Pm-SAK olan 2 hastada (1 hastada vazospazm, diğerinde epileptik nöbet), ve non perimezensefalik SAK olan 4 hastada (1 hastada yeniden kanama, 1 hastada gecikmiş serebral iskemi, 1 hastada hiponatremi, 1 hastada epileptik nöbet) komplikasyon izlendi. Tüm hastalarda taburculukta ve geç takipte (3. ay) olumlu klinik ve fonksiyonel sonuçlar elde edildi. TARTIŞMA ve SONUÇ: Anevrizmal olmayan perimezensefalik SAK ve non perimezensefalik SAK'lar klinik özellikleri, prognozları ve ortalama yatış süreleri açısından benzerdir. Anevrizmatik kanamalara kıyasla komplikasyon oranları düşük ve daha iyi seyir izlemektedirler. |
5. | Obstruktif uyku apne sendromu, obezite ve karotis aterosklerozu arasındaki etyolojik ilişki The etiological relationship of obstructive sleep apnea-obesity and carotid atherosclerosis Yıldız Arslan, Merda Erdemir Işık, Burak Paköz, Ilker Burak Arslandoi: 10.5505/tbdhd.2024.37801 Sayfalar 87 - 93 GİRİŞ ve AMAÇ: Obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS), serebral küçük damar hastalığı, inme ve serebral ateroskleroz yükü açısından bağımsız bir risk faktörüdür ve sıklıkla obezite, metabolik bozukluklar, hipertansiyon, koroner arter hastalığı, dolaşım yetmezliği ve karotis aterosklerozu gibi eşlik eden hastalıklarla ilişkilidir, bunların hepsi serebrovasküler sistem üzerinde olumsuz etkilere katkıda bulunur. Bu çalışmada OSAS'lı hastalarda karotis aterosklerozu (KA) ile obezite ve vasküler risk faktörleri arasındaki ilişkinin incelenmesini amaçladık. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu retrospektif çalışmada, Eylül 2020-Haziran 2023 tarihleri arasında nöroloji ve göğüs hastalıkları polikliniğine uyku apne sendromu nedeniyle başvuran ve polisomnografi için gece yatırılan hastaları inceledik.Çalışma grubuna orta ve ağır OSAS saptanan ve son altı ay içinde karotis doppler USG çekilen hastalar dahil edildi. Kontrol grubu nöroloji polikliniğine başvuran kriterleri karşılayan hastalardan oluşturuldu. Tüm hastaların Beden Kitle İndeksi (BKİ) ağırlık (kg)/boy (m2) olarak hesaplandı. Akut veya kronik üst solunum yolu veya akciğer enfeksiyonu, ciddi obstrüktif veya restriktif akciğer hastalıkları, akut-subakut inme ve miyokard enfarktüsü, kalp veya böbrek yetmezliği olan hastalar ve son altı ay içinde majör cerrahi öyküsü olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. BULGULAR: Dahil etme ve dışlanma kriterlerine göre, orta veya ağır OSAS'ı olan 47 hasta ve OSAS'ı olmayan 40 hasta çalışmaya dahil edildi. Çalışma grubunda erkek cinsiyet ve obezitesi olan (BMI>30 kg/m2) hastaların oranı daha fazlaydı ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (P< 0,05). Ancak KA görülme sıklığı tüm gruplar arasında benzerdi, anlamlı bir fark yoktu. TARTIŞMA ve SONUÇ: Obezite OSAS grubunda daha sık görülmesine rağmen KA veya stenozu olan hasta sayısı her iki grupta da benzerdi. Bulgular, OSAS'ın doğrudan etkisinden ziyade, bilinen vasküler risk faktörlerinin ve komorbiditelerin aterogenez üzerinde birincil bir etkiye sahip olabileceğini düşündürmektedir. |
6. | Ana karotis arter intima-media kalınlığının ultrasonografik ölçümü: Manuel ve otomatik kenar algılama yöntemlerinin karşılaştırılması Ultrasonographic measurement of common carotid artery intima-media thickness: Direct comparison of manual and automated edge detection readings Ezgi Yılmaz, Ezgi Yetim, Ethem Murat Arsava, Mehmet Akif Topçuoğludoi: 10.5505/tbdhd.2024.67699 Sayfalar 94 - 103 GİRİŞ ve AMAÇ: Elle yapılan ultrasonografik intima media kalınlığı (IMT) ölçüm ve okumasının prototip bir otomatik kenar belirlenimi algoritması ile yapılan ölçümlerle karşılaştırılması amaçlanmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Elle ölçülen IMT (IMT-manual) ile algoritma ile ölçülen IMT indisleri [IMT-maksimum (IMT-maks), IMT-ortalama (IMT-ort), IMT-minimum (IMT-min) ve IMT-standart deviasyon (IMT-SD)] 20 sağlıklı kontrolde 3 gün ara ile 2 farklı nörosonoloğun yaptığı ölçümlerde tekrarlanabilirlik ve değişkenlik açısından karşılaştırıldı. 606 olguda ise IMT indisleri vasküler risk faktörlerini tasnif edebilme kapasitesi açısından test edildi. BULGULAR: "Tekrarlanabilirlik" için IMT indekslerinin varyasyon Katsayısı (CV), IMT-SD hariç %20-30 aralığında (kabul edilebilir seviye) bulundu. Konkordans korelasyon katsayısı (ρc) tüm IMT indisleri için 0,9'un (Suboptimal) altındaydı. Her IMT parametresi için tekrarlanabilirlik Katsayısı (CR) 100 mikronun üzerindeydi. Operatörler arası uyum için CV, IMT-max ve IMT-min için %19-%22 arasındayken, IMT-manuel için %22,6-%24,8 idi. Tüm IMT yöntemleri için ρc sub-optimaldi (%95 güven aralıkları [GA] 0,745 ile 0,863 arasındaydı). Ortalama CR, her IMT indeksi için 100 mikrondan büyüktü (IMT-maks için 199,9, IMT ortalaması 133,2, IMT-min 168,7 ve IMT-manuel 151,9, mikron cinsinden). IMT indekslerinin ROC-AUC %95 GA alt sınırı hiçbir risk faktörü kategorisi için 0,6'nın üzerinde değildi. Tüm IMT indeksleri genellikle risk faktörlerinin sayısı arttıkça artma eğilimi göstermiştir (Kendal tau, 0,07-0,24 arası). TARTIŞMA ve SONUÇ: Manuel ve otomatik kenar algılama algoritmalarının IMT ölçümlerinin tekrarlanabilirlik, yeniden üretilebilirlik ve vascular risk faktörlerini sınıflandırma potansiyeli benzerdir. |
7. | İnmeli hastaların bakım vericilerinin bakım vermeye hazır oluşluğu ve algıladıkları stres Preparedness of caregivers giving care to stroke patients for caregiving and the stress they perceive Ayşe Aydın, Bilgi Gülseven Karabacakdoi: 10.5505/tbdhd.2024.33600 Sayfalar 104 - 110 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma, Türkiye’nin batısında yer alan Zonguldak ilindeki bir devlet hastanesinde 167 inmeli hastanın bakım vericisinin bakım vermeye hazır oluşluğunu ve algıladığı stresi incelemek amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel tipte yapıldı. YÖNTEM ve GEREÇLER: Veriler; Kişisel Bilgi Formu, Modifiye Barthel İndeksi (MBI), Bakım Vermeye Hazır Oluşluk Ölçeği (BVHOÖ) ve Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ) ile toplandı. BULGULAR: İnmeli hastaların MBI puanı 42,06±39,30, bakım vericilerin BVHOÖ puanı 19,47±7,40 ve ASÖ puanı 26,07±9,14 bulundu. Hasta yaşı ve tedavi süresi ile BVHOÖ ortalaması arasında negatif yönde istatiksel bir ilişki belirlendi (p<.05). MBI ve BVHOÖ ortalaması arasında pozitif yönde, MBI ve ASÖ ortalaması arasında negatif yönde istatiksel bir ilişki belirlendi (p<.05). BVHOÖ ortalaması ile ASÖ ortalaması arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulundu (p<.05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışma ile bakım vericinin bakım vermeye hazır oluşluğu ve algıladığı stresin; hastanın fonksiyonel bağımsızlığı, yaşı, yatış yeri ve bakım vericinin hastaya yakınlığı, bakım deneyimi, bakım verme nedenleri gibi birçok değişkenden etkilendiği belirlendi. Bakım vericilerin bakıma hazır oluşluğunun arttırılmasına yönelik ailenin diğer bireylerinin de dahil edildiği hastalığın seyrine, komplikasyonlara ve bakım sürecinin yönetimine dair taburculuk eğitimi önerildi. |
OLGU BILDIRILERI | |
8. | İskemik inme hastasında nadir görülen insidental karotis-vertebral arter anastomozu: Olgu sunumu A rare incidental carotid-vertebral artery anastomosis in an ischemic stroke patient: Case report Nurettin Yavuz, Ezgi Yakupoglu, Alp Dinçer, Dilaver Kayadoi: 10.5505/tbdhd.2024.24582 Sayfalar 111 - 115 İntrauterin dönemde karotis arter ve vertebrobaziller sistem arasında anastomozlar bulunmaktadır ve bunların embriyogenez sırasında kapanması beklenir. Nadir olarak ise hastalarda bu arterlerin kapanmadığı gözlenmektedir. Tariflenen 4 anastomoz mevcuttur, bunlar: trigeminal, otik (akustik), hipoglossal ve proatlantal intersegmental arterlerdir. Persiste arterlere sıklıkla posterior dolaşım veya vertebral arter hipoplazisi eşlik etmektedir. Bu durum normal hemodinamik akımda değişikliğe neden olduğundan anevrizmalar, iskemik serebrovasküler ataklar, ateroskleroz, subaraknoid kanama ve arteriyovenöz malformasyonlar gözlenebilir. Bu olgu sunumunda akut iskemik serebrovasküler hastalık tanısı alan ve görüntülemelerinde persiste proatlantal intersegmenter arter saptanan bir hasta sunulmuştur. |
9. | Spontan tekrarlayan ekstrakraniyal internal karotis arter vazospazmı Spontaneous recurring extracranial internal carotid artery vasospasm İrem Kuru, Sefer Günaydın, Nurdan Göçgün, Zülfikar Memiş, Ebru Temel, Özlem Çokardoi: 10.5505/tbdhd.2024.26097 Sayfalar 116 - 122 Spontan tekrarlayan ekstrakraniyal internal karotis arter vazospazmı genç hastalarda iskemik inmeye sebep olan nadir rastlanan bir durumdur. Patofizyolojisi henüz net aydınlatılamamıştır. Dinamik bir durumdur, sık tekrarlar ve seri serebrovasküler görüntülemeler ile tanısı konulabilir, aksi halde internal karotis arter diseksiyon veya stenozu ile karışır. Literatürde bildirilen vakalarda kalsiyum kanal blokeri, antiagregan, antikoagülan, steroid, endovasküler girişimsel teknikler gibi çeşitli tedaviler denenmekle birlikte kanıtlanmış faydası olan net bir tedavi bildirilmemiştir. Bu makalede hemiparezi, hemihipoestezi ve konuşmada bozulma şeklinde ataklar tarifleyen 25 yaşında erkek bir hastayı sunuyoruz. |
10. | Serebral amyloid anjiopati ilişkili inflamasyon – İki olgu Cerebral amyloid angiopathy related inflammation – Two cases Sümeyra Kanat, Ömer Numan Ceylan, Özlem Kayım Yıldız, Bülent Yıldızdoi: 10.5505/tbdhd.2024.68094 Sayfalar 123 - 128 Serebral amyloid anjiopati ilişkili inflamasyon, serebral amyloid anjiopatinin nadir ancak gittikçe artan biçimde tanınan bir alt tipidir ve ayırt ettirici klinik ve görüntüleme özelliklerine sahiptir. Klinik ve manyetik rezonans görüntüleme bulgularına dayalı önerilmiş tanı kriterlerinin tanısal doğruluğu mükemmeldir. Serebral amyloid anjiopati ilişkili inflamasyonu olan hastalar kortikosteroidler ve / veya immünsüpresifler ile tedavi edilmelidir. Bu makalede serebral amyloid anjiopati ilişkili inflamasyonun tipik özelliklerine sahip olan iki olgu sunulmaktadır. |