ISSN 1301-1375 | e-ISSN 2146-9113
Volume : 4 Issue : 1 Year : 2023


Türk Beyin Damar Hastalıkları Dergisi - Türk Beyin Damar Hast Derg: 4 (1)
Cilt: 4  Sayı: 1 - Haziran 1998
1.
MİGREN HASTALARINDA YÜKSEK DERECELİ GÖRSEL UYARI İLE NÖRON FONKSİYONUNA EŞLİK EDEN BÖLGESEL KAN AKIMI DEGİŞİKLİKLERİNİN EŞZAMANLI İKİ TARAFLI TRANSKRANYAL DOPPLER İLE DEGERLENDİRİLMESİ
ASSESSMENT OFVASONEURONAL COUPLING iN MIGRAINE PATIENTS BY SIMULTANEOUS TWO-CHANNEL TRANSCRANIAL DOPPLER USING HIGHER-LEVEL VISUAL STIMULI
Nevzat Uzuner, Demet Gücüyener, Gazi Özdemir
Sayfalar 1 - 7
Zemin ve amaç: Nöron fonksiyonlanna bölgesel kan aktm değişikliklerinin eşlik etmesi, nöron ve damar fonksiyonları arasındaki işbirliğine bağlıdır ve buna "vasoneuronal coupling" denir. Bundan yola çıkarak tasarladığımız bu çalışmada, atak dışındaki migren hastalan ile kontrol grubunda transkranyal Doppler ile her iki arka serebral arterde görsel uyarıya karşı cevap olarak oluşan kan akım hızı değişikliklerini araştırdık.
Yöntem ve gereçler; Yirmi beş migrenli ve 25 kontrol grubu hasta incelemeye aılındı. Yirmi saniyelik göz açma ve kompleks görsel imajlan araştırma ile peşinden 20 saniyelik göz kapama işlemleri 10'ar kez yapılarak görsel korteks bölgeleri uyarıldı. Bu işlem sırasında her iki arka serebral arterin kan akım hızları Transkraniyal Dopler ile izlendi.
Sonuçlar: Ne migren hastalarında ne de kontrollerde hemisferler arasında mutlak kan akım hızı, göreceli sapma indeksi ve göreceli kan akım hızı artışı açısından anl<ımlı bir farklılık gözlenmedi. Migrenli hastalarda kontrol grubuna göre her iki tarafta görsel uyarıya cevap daha düşük saptandı. Ancak, auralı migren hastalarında sağ tarafta göreceli sapma indeksi (ortalama± SH, % 24.0± 5.2, p= 0.015) ve kan akım hızının göreceli artışı ( 28.1± 8.9 p=0.014) kontrol grubu (38.0 ± 2.2 ve 47.8± 3.1 sırasıyla göreceli sapma indeksi ve kan akım hızının göreceli artışı) ile karşılaştırıldığında istatistiksel farklılık gösterecek kadar yükselmişti.
Yorum: Bulgularımız auralı migren hastalarının yüksek dereceli görsel uyarıya karşı kontrollere göre daha düşük nörona ve/veya damarsal cevap verdiğini göstermektedir ve bu da auralı migren hastalarının atak dışı dönemde de anormal nörona! ve damarsal ilişkiye sahip olduklarına işaret etmektedir.
Objective: Vasoneuronal coupling depends on integrity of neuronal function and vascular reactivity. We, therefore, assessed the blood flow velocity changes of bilateral posterior cerebral arleries by transcranial Doppler sonography in migraine patients to the visual stimulus during attack free period and control subjects.
Materials and methods: T\venty-five migraine patients and 25 control subjects were investigated. Transcranial Doppler sonography from the both posterior cerebral arteries \vere monitored during 10 cycles of 20 seconds eyes open observing and searching complex moving visual images, and 20 seconds eyes close to assess blood flov velocity changes on activated striate and extra striate visual cortical areas.
Results: Neither migraine patients nor control subjects had significant side to side differences considering the absolute blood flow velocities, relative deviation indexes and relative increase of blood flo,v velocities. Migraine patients showed lower reactivity to visual stimulus on both sides than control subjects. However, only relative deviation index (mean±SEM, %; 24.0±5.2 p=0.015) and relative increase of blood flow velocities (28.1±8.9 p=0.014) reached statistical difference on the right sides in the migraine patients with aura comparing to control subjects (38.0±2.2 and 47.8: 1: 3.1, relative Dl and relative increase of BFV respectively).
Conclusions: Dur results showed that, the migralne patients with aura had signiflcantly lower neuronal activity and/or vascular reactivity to higher-level visual stimuli than those of control subjects indicating that migraine patients with aura, but not without aura, have abnormal neuronal and vascular integrity even during headache-free period.

2.
İSKEMİK İNMEDE YENİ BİR ANliAGREGAN' A GEREKSİNİM VAR MI?
ISA NEW ANTİAGREGANT AGENT NECESSARY FOR ISCHEMIC STROKE?
Emre KUMRAL
Sayfalar 9 - 12
Son 25 yılda, iskemik inmelerde ve arteriosklerotik kalp hastalıklarında ikincil korunma amacıyla kullanılan ajanlar arasında en önemli yeri aspirin (30-1200 mg/gün) almıştır. Ancak, 40.000 inmeli hastanın izleminde, inmeden korunmanın ancak 3 25 hastada sağlanabildiği görülmüştür. Bu nedenle geliştirilen daha güçlü bir ilaç olan, tiklopidin iskemik beyin damar hastalıklarında, iskemik kalp hastalıklarında ve periferik damar hastalıklarında kullanılmaya başlanmıştır. Tiklopidinin ciddi nötropeni yapması ve hematopoetik sisteme olan yan etkilerinden korunma amacıyla, son yıllarda klopidogrel adında yeni bir ajan üretilmiştir. Bu ilacın, beyin ve kalp iskemik damar hastalıklarında yararlı olacağı CAPRIE çalışmasında gösterilmiş olup, gelecek için, yeni antiagregan ajanlarla birlikte umutsuz olunmaması gerektiği düşünülmüştür.
in the !ast 25 years, the most important therapeutic agent far the treatment of ischemic stroke and arteriosclerotic heart disease was aspirin (30-1200 mg/per day). Unfortunately, on follow-up only one fourth of the 40.000 patients with ischemic stroke had prophylactic benefit from the aspirin. Thereafter, ticlopidine has been developed asa new drug for the secondary prophylaxis of ischemic stroke, ischemic cardiac disease, and peripheric arterial disease. The most important side-effect of ticlopidine is on the hematologic system, because of that effect a new agent, clopidogrel, has been produced. The advantage of clopidogrel versus aspirin was shown in the CAPRIE, and we might expect new and hopeful future in the treatment of cerebral and cardiac ischemic disease.

3.
İSKEMİK İNMEYE BAGLI İZOLE MEDİAL LONGİUTİNAL FASİKULUS LEZYONLARI
MEDİAL LONGİTUDİNAL FASCİCULUS LESiONS DUE TO İSCHEMİC STROKE
Mehmer ÇELEBİSOY, Gülümser IRTMAN, Olcay KARACA, Mustafa BAŞOĞLU, Behiye ÖZER
Sayfalar 13 - 15
İnternükleer oftalmopleji medial longitudinal fasikulus (MLF) lezyonuna bağlı İpsilateral gözde adduksiyon yetersizliği ve karşı gözde nistagmus ile karakterizededir. Birçok nedene bağlı gelişebilir. Bu çalışmada iskemik nedene bağlı 8'i unilateral, 2'si bilateral MLF tutuluşu gösteren 10 olgu sunulmuştur.
lnternudear opthalmoplegia is characterised by ipsilateral adduction deficiency and contrlateral nystagmus asa result of medial longitııdinal fasciculus lesion. it ımıy develop due lo many causes. in th is study we present 10 cases (8 unilateral,2 bilaleral) of isolated involvemenl MLF due to ischemic lesions.

4.
PROGRESİF HEMİFASİAL ATROFİDE SPECT BULGULARI
SPECT FINDINGS iN PROGRES SİVE HEMI FACİAL ATROPHY
Abdullah TALASLIOĞLU, Fehim ARMAN, Hasan ÖZKİRİŞÇİ, Ahmet TUTUŞ, Emel KÖSEOĞLU
Sayfalar 17 - 19
Yüzün sag tarafında atrofi ve tonik klonik epilepsisi olan bir progrcsif hcmifasial atrofı vakası sunuldu. Hastanın çekilen EEG" sinde yavaş dalga paroksizmleri saptandı, serebral BT'si normaldi. Serebral 99m Tc- Hexamethylpropylene amin oxim (HMPAO>SPECT ile konlralatcral parietal bölgelerde azalmış scrcbral perfiizyon saptandı . Bu sonuç, Progresif Hemifasial Atrofi patogenczinde vısküler nedenlerin bulunduğunu desteklemektedir. SPECT çalışmalarının bu hastalığın ctiyolojisini aydınlatmada faydalı olacağı düşünülmektedir.
A case of progressive hemifacial atrophy, involving the right side of the face is presented. The patient had tonic clonic seizures. EEG showed slow wave paroxsisms and CT was normal. Ccrebral 99m Tc-1-Iexamethylpropylene amine oxime (HMPAO) SPECT revealed decreased cerebral perfusion on the contralateral parietal regions that suggests an underlying neurological disorder with \"ascular component. SPECT findings may give important clues to explain the etiology of this unknown disorder.

5.
İS KEMİK SEREBROV ASKÜLER HASTALIKTA KARDİYOVASKÜLER SİSTEM İNCELEMESİ
INVESTIGATION OF CARDIOVASCULARY SYSTEM iN ISCHEMIC CEREBROVASCULAR DISEASE
Önder ÖZSOY, Zeki GÖKÇİL, Cemal SAĞ, Okay VURAL, Muzaffer YARDIM
Sayfalar 21 - 27
Serebrovasküler hastalıkların (SVH) çoğunu oluşturan iskemik serebrovasküler hastalıkların (lSVH) etyolojisinde kardiyovasküler sistem hastalıkları önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmaya, GATA Nöroloji Anabilim Dalında yatarak ISVH tanısı alan, Transient iskemik ataklar (TIA) hariç 127 erkek, 81 kadın loplam 208 hasta alıruruşttr. Hastaların, 142'sinde ('7068.7) EKG'de; 133'ünde (363.9) karotis Doppl ultrasonografide (US) ve 113'ünde (%54.3) transtorasik ekokardiyografi (TIE) ve transözefagial ekokardiyografi (TOE)' de patoloji bulunmuştur. Hastaların 168'inde (%80.7) hipertansiyon ve bunların 43'ünde sol ventrikül hiperlrofisi (L VH), 149'unda (%71.6) kalp hastalığı ve bunların 118'inde (~?9.1) beraberinde hipertansiyon bulunmuştur. Sonuç olarak; TTE, EKG, Karotis Doppler US, TTE'de gerek görülürse TOE incelemelerinin, başta gençlerde olmak üzere tüm ISvH·ıı hastalarda rutin olarak uygulanmasııun ISVH prevansiyonuna etkili olabileceği düşünülmüştür.
Cardiovasculary system diseases ha ve an important role in the etiology of ischemic cerebrovascular diseases. Total 208 patients (127 male, 81 female) who had been hospitalized at GAT A Neurology Deparlment were taken into the study. Of patients, 142 electrocardiograms (68.7 %), 133 carotis Doppler US (63.9 %), 113 Transthoracal echocardiography (TTE) and Transesophageal echocardiography (TEE) (54.3) were found pathologic. üne hundred sixty-eight palients (80.7 %) suffered hyperlension of these 168, 43 had left ventricular hypertrophy, 149 (71.6 %) had heart disease. 118 patients with heart disease (79.1 %) had hypertension. As a result, routine TTE, electrocardiogram, carotis Doppler US and if necessery TEE in ali patients with ischemic cerebrovascu!ar disease especially in the young ones and multifactorial approaches to the risk factors of ischemic cerebrovascular disease were thought to be effective in the prevention of ischemic cerebrovascular disease.

6.
GEÇİCİ İS KEMİK AT AK SONRASI ERKEN DÖNEMDE İNME GELİŞİMİNDE ETKİLİ RİSK FAKTÖRLERİ
RiSK FACTORS AFFECTING THE OCCURRENCE OF STROKE FOLLOWING THE EARLY PERIODS OF TIA
Sibel ÇETİN, Sibel KARŞIDAĞ, Feriha ÖZER, Mustafa UFACIK, Sibel KIZGIN, Baki ARPACI
Sayfalar 29 - 33
Çalışmamızda, inme gelişiminde etkili risk faktörlerini belirlemek amacı ile hastaneye yatırılan geçici iskemik ataklı (GIA) hastalar, atağın ilk bir haftasında izlendi. Çalışma 156 hastayı kapsamaktaydı (K/E: 63/93, yaş ortalaması: 61±12 yıl). 94 hasta G!A olarak kalırken, 62'inde ilk bir haftada inme gelişti. GlA grubu 94 hastadan (K/E: 42/52, yaş ortalaması: 61.S(±lyıl), inme grubu 62 hastadan (K/E: 21/41, yaş ortalaması: 59.1±11yıl) oluşmuştu. Risk faktörlerinin analizinde, sigara inme gelişmesinde en önemli belirleyici faktör olarak saptandı (p=0.02).
In our study, the TIA patients hospitalized in our service were followed dur:ing the tirsi week in order to investigate the risk factors fer stroke occurrence. in a series of 156 patients ( F/M: 63/93, median age 61±12 years) included in this study. 94 remained as TIA, whereas 62 of them had stroke during the first week. ln the TIA group having 94 patients F/M ratio was 42/52, the median age was 61.5±11 years, whereas F/M ralio was 21/41, the median age was 59.1±11 years in the stroke group having 62 patients. in the analysis of risk factors between TIA group and stroke group, cigarette smoking was detected asa ınajor risk factor in stroke occurrence( p=0.02).

7.
KAROTİS DARLIK DERECESİNİ SAPTAMADA RENKLi DOPPLER DUPLEKS ULTRASONOGRAFİNİN GÜVENİRL!GINİN DİJİTAL SUBSTRAKSIYON ANJİYOGRAFi İLE KARŞILAŞTIRILMASI
COMPARING THE RELIABILITY OF COLOR DOPPLER DUPLEX ULTRASONOGRAPHY iN DETERMINING THE DEGREE OF CAROTID STENOSIS WITH DIGITAL SUBSTRACTION ANGIOGRAPHY
Betül YALÇINER, Gülsen BAKAÇ, Hayriye KÜÇÜKOĞLU, C. DAYAN, Sibel KARŞIDAĞ, Sevim BAYBAŞ, Dursun KIRBAŞ
Sayfalar 35 - 37
Bu çalışmada, non invazif bir inceleme yöntemi olan karotis arter renkli Doppler dupleks ultrasonografi (DUS) incelemesinin karotis darlık derecesini saptamadaki güvenilirliğinin, dijital substraksiyon anjiyografi (DSA) bulguları ile karşılaştınlarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. lskemik inme veya geçici iskemik atak (GIA) geçiren 46 olguya DUS ve DSA incelemeleri yapılmıştır. Bulgulanmız, DUS incelemesinin özellikle ileri derecede dar ve tıkalı damarlan saptamadaki güvenilirliğinin oldukça yüksek olduğunu, ancak endarterektomi öncesi DSA incelemesinin gerekli olduğunu göstermiştir.
Carotid Ultrasonography has become widely available and is currently the principal noninvasive tool for evaluating carotid artery disease. In this study, we aimed to compare DUS results with DSA results in determining the degree of stenosis in symptomatic patienls presented with transient ischemic attack (TIA) or ischemic stroke. Fourty six patients with ischemic stroke or TIA of carotid distribution were identified for whom both OUS and DSA were available. Our results show that the reliability of carotid DUS in determining especially the severely stenosed and occluded vessels is quite high but not adequate enough to go to surgery without performing angiography.

8.
AFAZİ FARMAKOTERAPISINDE LIZURİD'İN YERİ
THE PLACE OF LIZURIDE iN APHASIA PHARMACOlHERAOPY
Demet GÜCÜYENER, Gazi ÖZDEMİR, Nevzat UZUNER
Sayfalar 39 - 41
Afazinin tedavisinde bugüne kadar birçok farmakolojik ajan denenmiş ise de sonuçlar tam anlamı ile başanlı değildir. Biz bu çalışma ile bir dopamin agorristi olan lizurid'in, strok sonucu gelişen afazi tedavisindeki etkinliğini ortaya koymayı amaçladık. Çalışmaya 50 tutuk afazili hasta (ortalama yaş; 54.12 ±10.99, ortalama eğitim durumu; 6.2 ± 3.70) alındı. Afazi dereceleri Gülhane afazi testi ile değerlendirildi. Hastalar iki gruba aynldı. Grup I' deki hastalara {40 hasta) 0.6 mg/ gün lizurid başlandı. Grup II (10 hasta) kontrol grubu olarak hiçbir ilaç verilmeden 3 ay takip edildi. Grup I'de ilk ayın sonunda verbal akıcılık ve tekrarlama fonksiyonunda, 2. ayın sonunda resim tanımlama ve yazı yazma fonksiyonunda, 3. ayın sonunda ise kompleks sorulara yanıt verme ve karşılaştırma fonksiyonunda anlamlı düzelme saptandı (p<0.05). Grup ll'de sadece 3. ayın sonunda ver bal akıcılık fonksiyonunda anlamlı düzelme saptandı (p<0.05). Her iki grup afazi subgrupları açısından karşılaştırıldığında, grup l 'de verbal akıcılıktaki düzelme daha anlamlı bulundu (p<0.005). Tüm bu sonuçların ışığında, bir dopamin agonisti olan lizurid'in afazik hastalarda özellikle verbal akıcılık ve tekrarlama fonksiyonlarını düzeltmede kullanılabilir özellikte olduğunu düşünmekteyiz.
Although pharmacotherapeutic studies of aphasia have been employed by variety of agents, results remain unsatisfactory. The purpose of this study is to determine the efficacy of lizuride, dopamine agonist, on nonfluent aphasia secondary to stroke. This study involved 50 patients (23 women-27 men, mean age ±SD: 54.1 ±10.99, a mean education :ı:SD: 6.2 ± 3.70) with nonfluent aphasia. Their aphasia severity rating was performed with a scale which are modified from Mayo clinic and the modified Bostan Diagnostic Aphasia Examination for Turkish citizen. Group l (40 patients) was given 0.6 mg/daily of lizuride per oral. Group Il (10 patients) was given no drugs considering as controls. All patients were followed up three months. Group I; It was found that verbal fluency and repetition improved in the first month, picture description and writing improved in 2nd month, copylng, answering to complex questions and confrontation improved in the 3 rd month significantly (p<0.05). Group II: It was found that verbal fluency improved in the 3rd month significantly (p<0.05). When the Group I and group II were compared to subtext of aphasia, improvement to verbal fluency was found more significantly high in the group I (p<0.005) Our results suggest that lizurid may be useful for improving subtexts of aphasia in nonfluent aphasic patients, espedally verbal fluency and repetition.

9.
SEREBROV ASKÜLER OLAYLI HASTA NASIL İNCELENMELİ (Algoritma)
SEREBROV ASKÜLER OLAYLI HASTA NASIL İNCELENMELİ (Algoritma)
Gazi ÖZDEMİR
Sayfalar 43 - 48
Makale Özeti |Tam Metin PDF

10.
STOKLU HASTA KARDİYOLOJİK YÖNDEN NASIL ELE ALINMALI?
STOKLU HASTA KARDİYOLOJİK YÖNDEN NASIL ELE ALINMALI?
Birsen İNCE
Sayfalar 49 - 53
Makale Özeti |Tam Metin PDF

11.
BRAIN - HEART AN ITARNAL UNION, BUT SOMETİMES DANGEROUS
BRAIN - HEART AN ITARNAL UNION, BUT SOMETİMES DANGEROUS
Phillippe VAUDENS, Julien BOGOUSSLAVSKY
Sayfalar 55 - 60
Makale Özeti |Tam Metin PDF

12.
HiPERTANSİYON VE ISKEMİK SEREBROVASKÜLER HASTALIKLARIN ÖNLENMESi
HiPERTANSİYON VE ISKEMİK SEREBROVASKÜLER HASTALIKLARIN ÖNLENMESi
S. BAHAR, Y. KRESPİ
Sayfa 61
Makale Özeti |Tam Metin PDF

13.
CNS APPLICATIONS OF MAGNETIC RESONANCE ANGIOGRAPHY
CNS APPLICATIONS OF MAGNETIC RESONANCE ANGIOGRAPHY
Tim LEWIS
Sayfalar 63 - 69
Makale Özeti |Tam Metin PDF

14.
STROK'TA SPECT'İN YERİ VE ÖNEMİ
STROK'TA SPECT'İN YERİ VE ÖNEMİ
Erkan VARDARELİ
Sayfalar 71 - 76
Makale Özeti |Tam Metin PDF

15.
STROK VE PET ÇALIŞMALARI
STROK VE PET ÇALIŞMALARI
Kürşad KUTLUK
Sayfalar 77 - 79
Makale Özeti |Tam Metin PDF

16.
CAROTID DOPPLER iN THE MANAGEMENT OF STROKE
CAROTID DOPPLER iN THE MANAGEMENT OF STROKE
Natan M. BORNSTEİN, M. D.
Sayfalar 81 - 85
Makale Özeti |Tam Metin PDF

17.
KANAMALI STROK HASTALARINDA TRANSCRANİAL DOPPLER SONOGRAFİ'NİN TANIDAKİ YERİ VE UYGULAMALARI
KANAMALI STROK HASTALARINDA TRANSCRANİAL DOPPLER SONOGRAFİ'NİN TANIDAKİ YERİ VE UYGULAMALARI
Nevzat UZUNER
Sayfalar 87 - 97
Makale Özeti |Tam Metin PDF

18.
AKUT SEREBRAL ARTER TIKANMALARINDA SÜPERSELEKTİF LOKAL İNTRAARTERİYEL TROMBOLİTİK TEDAVİ
LOCAL INTRAARTERIAL THROMBOL YTIC THERAPY iN ACUTE CEREBRAL ARTERY OCCLUSIONS
Saruhan ÇEKİRGE
Sayfalar 99 - 108
Bu çalışmada akut screbrovasküler oklüzyonda lok.ıl intraarteriycl fibrinoliıik tedavi ile ilgili ön deneyimler sunulmaktadır. 9 olguya lokal intrııarteriyel fibrinolizis uygulanmıştır. Trombüs içine veya komşuluğuna yerleştirilen mikrok.1teterden ürokinaz verilmiştir. 6 olguda ıromboliz ile anjiyografik olarak baş.anlı olunmuş, tam rekanalizasyoıı sağlanmıştır. Bir hasta terlavi sonrası cnfarkt alanına hemoraji ile kaybedilmiştir. Anjiyografik olarak rekanalizasyonun Sağlandı 6 hastanın hiçbirinde nörolojik sckcl kalmamış veya ancak minimal bulgu kalmıştır. Kesin bir yargı için ileri çalışmalar gerekli olmakla birlikte, akut scrcbrovasküler olaylarda,iyi seçmiş erken başvuran olgulıırda, lokal intraarıeriycl fibrinolizisin etkili bir tedavi yöntemi olabileceği düşünülmektedir.
lıı this report. auıhors present their initıal experiencc with loca\ intraartcrial fibrinolytic thcrapy in acuıe cerebrovascular ocdusion. 9 patients have becn treaıed by loca! intraartcrial fibrinolysis. Following the placement of the microcathetcr into or adjacent to the thrombi, urokinase was infused. Thrombolysis was angiographically succcssful in 6 patienıs, showing completc rccanalization. üne patient died secondary to hemorrhage into the irıfarcted area. No or minimal neurologic defıcits were present in ali 6 patients with angiographically dcmoruıtrated rccanalization. Finaly, il is suggcstcd that local irıtraarterial fibrinolysis may be nn effective treatınent in !he selected cases of acute cerebrovascular ocdusion, though, furıher detailcd studies are neccessry for finn condusions.

LookUs & Online Makale
w