ISSN 1301-1375 | e-ISSN 2146-9113
Volume : 5 Issue : 3 Year : 2024


Türk Beyin Damar Hastalıkları Dergisi - Türk Beyin Damar Hast Derg: 5 (3)
Cilt: 5  Sayı: 3 - Aralık 1999
1.
ORTA SEREBRAL ARTER İNFARKTLARINDA QT DİSPERSİYONU VE PROGNOSTİK ÖNEMİ
QT DISPERSION iN MIDDLE CEREBRAL ARTERY TERRITORY INFARCTION: PROGNOSTIC SIGNIFICANCE
M. Akif Topçuoğlu, Adnan Abacı, Esen Saka, Daryuş Haydari&775;, Giray Kabakçı, Okay Sarıbaş
Sayfalar 63 - 68
Ani veya beklenmeyen ölüm, akut iskemik inmeli hastalarda erken dönemde, yaklaşık %6 oranında görülmektedir. Bu
çalışmada iskemik inmeli hastalarda, bir EKG parametresi olan QT dispersiyonu ölçümü kullanılarak ani ölümün
kardiyak belirteçleri araştırılmıştır. Ayrıca ilk hafta içinde QT parametrelerinin zamansal değişimi incelenmiş ve ani
ölüm ile ventriküler taşiaritmi açısından en hassas periyod belirlenmeye çalışılmıştır.
Orta serebral arter alanında infarkt (MCAO) saptanan 30 peşisıra hastanın QT dispersion süreleri, kontrol grubu olarak
üst gastrointestinal sistem kanaması nedeniyle başvuran 21 hastanın değerleri ile karşılaştırılmıştır. QT ve RR mesafeleri
tanıyı bilmeyen bir kardiyolog tarafından ölçülerek, her EKG için QT dispersiyonu (QTd), "düzeltilmiş" (corrected) QT
dispersiyonu (QTcd) ve "adjusted" QTc dispersiyonları (aQTcd) hesaplanmıştır. MCAO grubunda ortalama QTd, QTcd
ve aQTcd değerleri sırasıyla 63.3(19.7, 56.0±15.2 ve 45.3±16.4 olup kontrol grubundan (sırası ile 42.4±14.1, 47.2±7.6 ve
27.6±11.8) uzundur. MCAO grubunda aritmi gelişen 4 ve ani ölüm ile kaybedilen 2, toplam 6 hastanın ortalama QTd,
QTcd ve aQTcd değerleri ise, bu durumun saptanmadığı hastalara göre bariz olarak daha uzun bulunmuştur (Aritmi
ve/veya ani ölüm grubunda sırası ile 90.0±8.9, 61.4±18.6, 65.1±10.4 ve aritmisiz MCAO grubunda 56.3±14.1, 54.4±14.8 ve
40.0±13.2). QT parametreleri sağ taraflı MCA infarktı grubunda soldan daha uzun olmakla birlikte, bu durum istatistiksel
olarak anlamlı düzeyde değildir. MCAO grubunda, QT dispersiyon parametrelerinin günlük izleminde ilk haftanın
birinci yansında giderek artış gösterdikleri ve 3. gün pik değere ulaştıkları ve bu pikleşmenin sağ tarafta daha belirgin
olduğu görülmüştür.
QT dispersiyonu myokardın elektriksel instabilitesi hakkında bilgi verir. Ani beklenmeyen ölümle kaybedilen inmeli
hastalarda saptanan uzun QTd değerleri, yüksek risk taşıyan hastaların belirlenebileceğini düşündürmektedir. Bu basit,
noninvazif ve oldukça tekrarlanabilir olan test yardımıyla yüksek riskli hastalar erken devrede belirlenip, en azından
riskin yüksek olduğu dönem boyunca, devamlı kardiyak monitörizasyonla takip edilmelidir.
Sudden or unexpected death may occur approximately in 6% of patients with acute ischemic stroke during early period.
This study was designed to define cardiac predictors of sudden death in patients with ischemic stroke by using QT
interval dispersion on the surface electrocardiogram (ECG). Also, we assessed temporal variation of QT dispersion
during the first week. We aimed to find the most vulnerable period to sudden death and ventricular tacharrhythmia.
Thirty consecutive patients with MCA-territory infarction (MCAO) were compared with a control group of 21 patients
with upper gastrointestinal system bleeding. A cardiologist, unaware of diagnosis, measured QT and RR intervals in ali
leads of ECGs if possible and calculate QT dispersion (QTd), corrected QT dispersion (QTcd), and adjusted QT dispersion
(aQTcd) for each. The average QTd, QTcd, and aQTcd in patients with MCAO were 63.3±19.7, 56.0±15.2 and 45.3±16.4
millisecond (ms) respectively and higher than controls (42.4±14.1, 47.2±7.6 and 27.6±11.8). in 4 patients with sudden
cardiac arrest and 2 patients with ventricular tacharrhythmia in MCAO group, mean QTd, QTcd, and aQTcd were
(90.0±8.9, 61.4±18.6, 65.1±10.4 ms respectively) significantly greater than survivors (56.3±14.1, 54.4±14.8, 40.0±13.2).
Average QT dispersion parameters showed a nonsignificant tendency of augmentation in right MCAO with respect to
left. in MCAO group, the QT dispersion parameters gradually prolonged during first half of first week and it reached the
peak value on third day.This was more evident in right than left.
QT dispersion is a marker of myocardial electrical instability. The increased QTd in stroke patients with unexpected
death suggests that patients at high risk could be identified. This simple, noninvasive and mostly reproducible test allow
early identification of these high risk patients and continuous cardiac monitoring may be advisable in most susceptible
period.

2.
KARDİYAK VEYA ARTERYEL EMBOLİK KAYNACA GÖRE İSKEMİK SEREBROVASKÜLER HASTALIKLAR
ISCHEMIC CEREBROVASCULAR DISEASES ACORDING TO CARDIAC OR ARTERIAL EMBOLIC SOURCE
Sibel KARŞIDAĞ, Aysu ŞEN, Şule KARAASLAN, Fügen SÖNMEZ, Sefer GÜNAYDIN, Baki ARPACI
Sayfalar 69 - 71
516 serebral enfarktlı hasta arasından seçilen 70 kardiyak embolik ve 87 arteryel embolik hastada klinik ve laboratuar bulguları karşılaşbnldı. Kardiojenik embolizmli hastalar, arteryel embolik hastalara göre daha gençti ( 53±14 yıl ve 64±11 yıl , p< 0.0001). Kardiyak embolik hastalara göre arteryel embolik hastalarda daha yüksek oranda geçici iskemik atak (%38 ve% 10), iskemik kalp hastalığı ( %25 ve %13) ve obesite ( %33 ve %18) tespit edildi. Kardiojenik stroklarda akut başlangıcın daha mutad olduğu, halbuki progressif seyirin arteryel embolik inmelerde daha belirgin olduğu görüldü.
We compared clinical and laboratory data between 70 cardiac embolism and 87 arterial embolic patients selected from the 516 patients with cerebral infarction. Patients with cardiogenic embolism were younger in comparison to the arterial embolic patients ( 53±14 yr versus 64±11 yr , p<0.0001). We detected significantly higher rate of transient ischemic attacks (38 % versus 10 %), ischemic heart disease (25% versus 13%) and obesity ( 33% versus 18%) in arterial embolic patients than in cardiac embolic patients. ıt has been shown that in cardioembolic strokes abrupt onset is more obvious observed, whereas the progressive course was more dominant in arterial embolic strokes.

3.
İKİ FARKLI OLGU NEDENİ İLE VASKÜLER PARKİNSONİZMİ YENİDEN TARTIŞMAK
DISCUSSING AGAIN TO VASCULAR P ARKINSONISM OWING TO TWO DIFFERENT CASES
Demet GÜCÜYENER, Özcan ÖZDEMİR, Nevzat UZUNER, Gazi ÖZDEMİR
Sayfalar 73 - 75
Strok geçiren hastalarda strok sonrası subakut dönemde veya aylar yada yıllar sonra hiperkinetik veya hipokinetik hareket bozukluğunun ortaya çıktığını gösteren pek çok yayın vardır. Bu hastalann bazılarında strok öyküsü bulunamazken, hemen hemen hepsinde hipertansiyon ve diyabet ve buna bağlı olarak da serebral arteriosklerotik değişiklikler saptanmışhr. Tüm hastalann ortak özelliği küçük adımlarla yürüme, tremor yokluğu, aksiye! rijidite, diğer ekstrapiramidal semptomlardan bir veya birden fazlasının olması ve L-Dopa'ya yanıtsızlıktır. Biz burada klinik olarak birbirine benzer biri strok öyküsü taşıyan diğeri arteriosklerotik değişiklikler sonucu oluşmuş iki vasküler parkinsonizm olgusunu sunduk ve literatürler eşliğinde tartıştık.
The hyperkinetic or hypokinetic movement disorders have been reported during the acute phase of stroke as well as after delays of up to months or years. The extrapyramidal syndromes reported in association with cerebrovascular lesions or not. The arteriosclerosis due to hypertension and diabetes mellitus is found in patients. The patients characterized short-stepped gait, axial rigidity, absence of tremor, one of or one more of other extrapyramidal signs and negative response to levodopa. We discussed two different vascular parkinsonism cases that one of both is associated with stroke, other only had the changes of arteriosclerosis, under the literature.

4.
İNMEDE RİSK FAKTÖRLERİ VE BUNLARIN MORTALİTEYE ETKİSİ
RiSK FACTOR OF STROKE AND THEIR EFFECTS ON MORTALITY
Süleyman KUTLUHAN, Galip AKHAN, Senem DURU, Hasan Rıfat KOYUNCUOĞLU, Serpil DEMİRCİ
Sayfalar 77 - 83
Ciddi derecede ölüm ve maluliyete neden olan inmede ris!< faktörlerinin bilinmesi inmeye yakalanmaktan ve tekrarı inmeden korunma açısından önemlidir. Bu çalışmada SDU Tıp Fakültesi Nöroloji ABD'nda 3 yıllık inme olgulanruıı faktörleri ve risk faktörleriyle ölüm arasındaki ilişki retrospektif olarak araştırılmıştır. Bu süre içinde klinikte takip ve tedavi edilen 29 intraserebral kanama ve 122 serebral infarkt olgusu retrosp değerlendirilmiştir. Hastaların 71'i erkek, 80'i kadın olup yaş ortalaması 65.65±10.78 dir. Yaşla paralel olarak artan i oranı en çok %45.7 (69 olgu) ile 61-70 yaş arasında saptanmıştır Bu yaş üzerinde oran tekrar azalmaktadır. Hipertansiyon en fazla görülen (87 olgu - %57,6) risk faktörüdür. Bunu kalp hastalıkları (59 olgu- %39,1) ve Dial Mellitus (55 olgu- %36,1) izlemiştir. lntraserebral hemorajili 10 ve iskemik inmeli 24 olmak üzere toplam 34 olgu(%'. ilk 30 gün içinde ölmüştür. Diabetli olguların %38,2si ölürken hipertansiyonluların %21i, kalp hastalığı olanların o/c ölmüştür. Aynca ölenlerin beşinde sigara alışkanlığının olması da dikkati çekmiştir. .. Hipertansiyon, diabet ve kalp hastalıklarının her biri inme için ciddi birer risk faktörü olarak görülmektedir. Ozel artan yaşla birlikte bunlardan birini veya daha fazlasını taşıyan hastaların diyet ve ilaç uygulamalarına öz uymalarının gereği açıkça ortaya çıkmaktadır.
Knowing risk factors for stroke, which is the most common neurologic disease causing severe disability and deatl important for prevention of first and recurrent stroke. We aimed to define the risk factors and the relation of risk fac with mortality in stroke patients. in this study, 29 intracerebral hemorrhage and 122 cerebral infarction cases were evaluated retrospectively. There were male and 80 female patients, and the mean age of patients was 65.65±10.78 years. it is striking that, with advancing' the highest stroke incidence was seen between 61-70 years of age (45.7 %-69 cases). The rate again decreased over 70 YE old age. Hypertension (87 cases- 57.6%) was the mostly seen risk factor, and it is followed by heart disease (59 cases- 39.1 %) c Diabetes Mellitus (55 cases-36.1 %). There were 34 cases (22.5 %), 10 with intracerebral hemorrhage and 24 with ischeı stroke, dying in the first thirty days. The percentage of those who died having Diabetes Mellitus, hypertension and hE disease was 38.2, 21 and 22 respectively. Each one of the disease stressed here is an important risk factor for stroke. Especially, with advancing age, obeying dı and dietary regime for those having one of these disease gains importance for prevention of stroke.

5.
KAPSÜLER GENU SENDROMU: İKİ OLGU SUNUMU
CAPSULAR GENU SYNDOME: TWO CASE REPORT
Betigül YÜRÜTEN, Ali Ulvi UCA, Yahya PAKSOY, Süleyman İLHAN
Sayfalar 85 - 88
Kapsüler genu sendromu; kontrlateral santral fasial, lingual parezi, disartri ile seyreden ve lezyonun kapsüla intemanın genusuna lokalize olduğu bir sendromdur. llave olarak palatal-faringeal-mastikatör zayıflık, unilateral vokal kord paralizisi ve kontrlateral parezi bulunabilir. Bu çalışmada santral fasial parezi, 9-10-12. kranial sinir felçleri ve disartrisi olan 2 hasta sunuldu. Her ikisinde de lezyon yeri kapsüla internanın genusunu içine alıyordu. Klinik görünüm beyin sapı vasküler olayına benzemekle birlikte, lezyon lokalizasyonunun farklı oluşu ilginçti ve nadir görülmesi sebebiyle takdim edildi.
Capsular genu syndrome is characterized with contralateral central facial, lingual paresis, dysarthria, and the lesion is localized in the genu of capsula interna.Furthermore, there may be palatal-pharyngeal-masticator weakness, unilateral vocal cord paralysis and contralateral paresis.In this study,we have presented two patients with central facia! paresis, 9-10-12. cranial nerve paresis and dysartrhria. in both cases the lesion area were containing the genu of capsula intema. Although the clinical view was similar to the brainstem vascular event the lesion location was so different.

LookUs & Online Makale
w