ISSN 1301-1375 | e-ISSN 2146-9113
Volume : 13 Issue : 1 Year : 2024


Türk Beyin Damar Hastalıkları Dergisi - Türk Beyin Damar Hast Derg: 13 (1)
Cilt: 13  Sayı: 1 - Nisan 2007
1.
LİPOPROTEİN (a) ARTERİOSKLEROZ HASTALIĞININ TEK NEDENİ MİDİR?
Okay SARIBAŞ
Sayfalar 1 - 2
Makale Özeti |Tam Metin PDF

ORIJINAL ARAŞTIRMA
2.
SEREBRAL İNFARKT ve KANAMA’DA SOSYODEMOGRAFİK ve KLİNİK PROFİL
SOCIODEMOGRAPHIC AND CLINICAL PROFILE IN CEREBRAL INFARCTION AND HEMORRHAGE
Ferhan SOYUER, Demet ÜNALAN, Ahmet ÖZTÜRK
Sayfalar 3 - 7
Amaç: İlk kez inme geçiren ve en az altı ay hastalık süresi olan inme’li olgularda, İnme’nin serebral infarkt ve kanama alt gruplarındaki olgular arasında sosyodemografik ve klinik faktörlerini karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya alınan 69 inme olgusunun, 46 (%67.0)’si serebral infarkt, 23 (%33.0)’ü serebral kanama’dan oluşmaktadır. Olgularda, inme şiddetini değerlendirmek için Canadian Neurological Skale (CNS), kognitif ve motor yönden fonksiyonel durumu değerlendirmek için, Fonksiyonel Bağımsızlık Ölçeği (FIM), depresyon derecesini değerlendirmek için Beck Depresyon Envanteri (BDI) ve yaşam kalitesini değerlendirmek için SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Serebral infarkt’lı olguların yaş ortalaması 59.60±11.24, serebral kanama’lı grubu oluşturan olguların ise 61.00±11.77 olup, gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmamıştır (t=0.470, p>0.05). Serebral infarkt’lı ve kanamalı gruplar arasında, cinsiyet (X_= 0.274, p>0.05), eğitim (X_= 4.105, p>0.05) ve medeni durum (X_= 0.936, p>0.05) açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır. İnfarkt’lı olguların 29 (%58.0)’unda, kanama’lı olguların 21 (%42.0)’ da, inmeye eşlik eden dahili bir hastalık olduğu tespit edilmiştir. Gruplar arasında, CNS (U= 383.500, p=0.05) ve motor FIM (U=341.000, p=0.01) açısından anlamlı bir fark bulunmuştur. Yaşam kalitesinin, fiziksel fonksiyonellik alt grubu puanları infarkt grubunu oluşturan bireylerde, kanamalı olgulara göre daha yüksek bulunmuştur (p=0.01). Beck depresyon değerlendirmesi (t=1.046, p>0.05) ve kognitif FIM (U= 501.000, p>0.05) açısından gruplar arasında fark bulunmamıştır. Tartışma: Kronik dönemde bulunan ve ilk kez inme geçiren olgularda, motor ve fonksiyonel bozukluklar; kanama grubunda, infarkt grubunu oluşturan olgulardan daha fazla oranlardadır.
Objective: To compare sociodemographic and clinic factors between cerebral infarkt and cerebral hemorrhage of stroke’s subgroups in stroke cases having at least 6 month disease duration and having first stroke . Material and Method: From 69 of stroke cases that were included in the study 46(67.0%) of them consisted of cerebral infarct and 23 (33.0%) of them cerebral hemorrhge. In these cases in order to evaluate stroke severity Canadian Neurological scale(CNS), functional situation Functional Independence Measurement with regard to cognitive and motor(FIM), depression degree Beck Depression Invantory (BDE), and quality of life SF-36 quality of life scale were used. Results: Mean age of cerebral infarct cases were 59.60+11.24 , cerebral hemorrhage 61.00+11.77 and between the groups no significant difference was found statistically. Between the groups there was no significant difference about gender, education and marital status.It was determined that there was an interior disease accompanying with stroke in 29(58.0%) of the cases with infarct and 21(42.0%) of the cases with hemorrhage. Between the groups there was a significant difference in terms of CNS (U=383.500,p =0.05) and motor FIM (U=341.000,p=0.01). Quality of life was found high in hemorrhage cases compared to individuals forming physical functionality lower group scores infarct group (p=0.01). In terms of Beck depression evaluation (t=1.046, p>0.05) and cognitive FIM (U=501.000, p>0.05) no difference was found between the groups. Conclusion: In hemorrhage groups the cases who were in chronic period and having stroke for the first time had higher rates than the cases forming motor and functional disability infarct group.

3.
AKUT İNME KOMPLİKASYONLARI
SUMMARY
Işıl KALYONCU ASLAN, Göksel BAKAÇ, Hacer US ANAÇ, Dursun KIRBAŞ
Sayfalar 9 - 13
Amaç: Akut inme sonrasında komplikasyon gelişimi oldukça sık görülmektedir. Komplikasyonlar yatış ve rehabilitasyon süresini uzatmakta veya ölüme neden olmaktadır. Bu çalışma; akut inme tanısı ile kliniğimize yatırılan hastaların, yatışları süresince ortaya çıkan komplikasyonların incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Komplikasyonlar; sistemik komplikasyonlar ve nörolojik komplikasyonlar olarak gruplanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya kliniğimize akut inme tanısı ile yatan ardışık 161 olgu alındı. Bu olguların risk faktörleri, inme natürleri, klinik sendromları (OCSP sınıflamasına göre), inme sırasındaki dizabilite skorları, klinikteki yatışları sırasında gelişen komplikasyonları, ölüm olup olmadığı, taburculuktaki dizabilite skorları kaydedildi. Lojistik regresyon analizi ile komplikasyonların prognoz üzerine etkisi araştırıldı. Bulgular: Yüz altmış bir olgunun 83’ü (%51,6) kadın, 78’i (%48,4) erkekti. Yaş ortalaması 63,9±13,9 idi. Hastanede yatış süresi 23,9±18,2 gündü. Olguların 24’ü (%14,9) hastanede öldü. Hastanede izlem sırasında 100 olguda (%62,1) komplikasyon gelişti. En sık karşılaşılan komplikasyonlar; akciğer (%30,4) ve idrar yolu enfeksiyonu (%21,7) idi. TACS klinik sendromu, giriş rankininin > 3 olması ve yatış süresi, komplikasyon varlığı ile ilişkili bulunurken, inme natürü ve risk faktörlerinin etkisi görülmedi. Tartışma: Sonuç olarak, akut inme tanısı ile yatan hastalarımızda yüksek oranda komplikasyon geliştiği, bunların çoğunlukla enfeksiyon olduğu, komplikasyon gelişen olgularda hastanede yatış süresinin uzadığı, bağımlılık ve ölüm oranının arttığı saptandı.
Background: Complication rate is high in patients suffering acute stroke. Complications lengthen hospitalization and rehabilitation period and cause death. In this study we saught to determine the systemic and neurologic complications, during hospitalization, in patients referred with acute stroke, prospectively. Materials and Methots: Patient cohort consisted of consecutive 161 acute stroke patients. The risk factors, nature of stroke, clinical syndroms according to OCSP, type of complications during hospitalization, disability at presentation and discharge, death have been registered. Logistic regression analysis is used to find the effect of complications on prognosis. Result: There were 83(51.6%) women and 78(48.4%) men and average age was 63.9±13.9. Hospitalization period was 23.9±18.2 days. Twenty-four(14.9%) patients died in hospital. Several complications occured in 100(62.1%) patients, being most frequently pulmonery (30.4%) and urinary (21.7%) infections, respectively. Nature of stroke and risk factors didn’t have any effect on complication occurance. Where as, having TACS syndrome and mRS over 3 and length of hospitalization affected complication occurance, significantly. Conclusion: We conclude that, complication rate is high in acute stroke patients, primarily consisting of infections. Complications affect length of hospitalization, disability and death, significantly.

4.
PRİMER İNTRASEREBRAL HEMORAJİDE ORTALAMA ARTERYEL BASINÇ İLE PROGNOZ İLİ?KİSİ
ABSTRACT
Handan MISIRLI, Füsun MAYDA DOMAÇ, Mustafa YILMAZ
Sayfalar 15 - 20
Amaç: Akut hemorajik inmeli hastalarda kan basıncı sıklıkla yüksek saptanmaktadır.Çalışmamızda, akut intraserebral hemorajili hastalarda başvuru anında ölçülen kan basıncının prognostik değerini ve ortalama kan basıncı (OAB) ile hemoraji hacmi ve lokalizasyonunun ilişkisini incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi I. Nöroloji Kliniğine 2003-2005 yılları arasında, inme başlangıcından itibaren 8 saat içinde başvuran ve bilgisayarlı beyin tomografisi (BT) ile intraserebral hemoraji saptanan 209 hasta incelendi. Hemoraji lokalizasyonu talamik, putaminal, talamik ve putaminal, nukleus kaudatus, lober, serebellar, pons, intraventriküler ve mezensefalik olarak belirlendi. Hemoraji volümü olarak BT’de yüksek dansiteli alanın boyutları hesaplandı.OAB değerlerine göre hastalar 5 gruba ayrıldı. Prognoz Glasgow takip skalası (GOS) ile incelendi. Bulgular: İntraserebral hemoraji hastaların 190’ında (%90.9) supratentoriyal ve 19’unda (%9.1) infratentoriyal alanda idi. OAB düzeyleri 110-200mmHg arasında olup hemoraji hacmi ile aynı yönde korelasyon saptandı (OR=0.304 p=0.003). OAB ile GOS arasında aynı yönde korelasyon saptanmış olup OAB değerleri arttıkça prognoz kötüleşmekte idi (p=0,000, OR=0,376). Prognoz ile hemoraji volümü arasında da aynı yönde korelasyon bulundu (p=0,002, OR=0,987). Lokalizasyon ile OAB, hemoraji hacmi ve prognoz arasında ilişki saptanmadı (p>0.05). Hipertansiyon ile ilk başvuruda ölçülen OAB arasında ilişki saptanırken (p=0.006) çok yönlü regresyon analizinde diğer risk faktörleri ile OAB ve prognoz arasında ilişki bulunmadı (p>0.05). Tartışma: OAB ile hemoraji hacmi arasında ilişki bulunmakta ve OAB değerleri hemoraji hacmini de etkileyerek prognozu belirlemekte rol oynamaktadır. İlk başvuruda ölçülen OAB intraserebral hemorajik inmelerde 30 günlük prognoz değerlendirmesinde önemli bir belirleyicidir.
Background And Purpose: Patients with acute hemorrhagic stroke are usually found to have high blood pressure. In our study, we aimed to investigate the prognostic value of admission blood pressure in patients with acute intracerebral hemorrhage and the relation between the mean arterial blood pressure (MAP) and the volume and localization of the hemorrhage. Methods: A total of 209 patients who have admitted to the Department of 1st Neurology, Haydarpaşa Numune Training and Research Hospital between 2003 and 2005 and were diagnosed as intracerebral hemorrhage by brain computerized tomography (CT) within 8 hours after onset were examined. Hemorrhage was localized as lobar, thalamic, putaminal, thalamic plus putaminal, nucleus caudatus, lobar, pontine, intraventricular and mesencephalic. Volume of hemorrhage was calculated as the high-density area on CT scan. Patients were divided into 5 groups according to the MAP values. Prognosis was examined with Glasgow outcome scale (GOS). Results: One hundred ninety patients had intracerebral hemorrhage in supratentorial region (90.9%), and 19 (9.1%) patients had in the infratentorial region. MAP ranged between 110-200mmHg and there was a positive correlation between the volume of hemorrhage and MAP. (OR=0.304 p=0.003). A positive correlation between MAP and GOS was observed, and the prognosis has worsened as the levels of MAP increased (p=0,000, OR=0,376). There was also a positive correlation between the prognosis and the volume of hemorrhage (p=0,002, OR=0,987). No correlation was found between localisation and MAP,volume of hemorrhage and prognosis (p>0.05). There was a relation between hypertension at admission and MAP, but on multivariate regression analysis relation was not observed between the other risk factors and MAP and prognosis (p>0.05). Conclusions: MAP is related with the volume of hemorrhage and MAP plays a role on prognosis also by effecting the volume. MAP at initial admission is an important marker for 30-day prognosis in intracerebral hemorrhagic stroke.

OLGU SUNUMU
5.
TERSON SENDROMU
TERSON’S SYNDROME
Şehnaz ARICI, Mehmet ÇELEBİSOY, Tolga ÖZDEMİRKAN, Mustafa MİMOĞLU
Sayfalar 21 - 23
Değişik tipte intraoküler kanamalar subaraknoid kanamada (SAK) görülebilir. Terson sendromu (TS) SAK ve vitröz hemoraji birlikteliği durumudur. Nadir olarak subdural, epidural hematomlar ve travmatik SAK’a bağlı olarak da gelişebileceği bildirilmiştir. Mekanizması çok iyi bilinmemektedir. Bu makalede SAK’lı bir olguda görme bozukluğu geliştiği durumlarda TS’nun akla gelmesi ve körlük riski nedeniyle, hızla göz uzmanları ile konsültasyonun gerekliliği vurgulanmıştır.
Different types of intraocular hemorrhages can be seen in subarachnoid hemorrhage (SAH). Terson’s syndrome is consist of SAH and vitreus hemorrhage. TS has been reported with subdural, epidural and traumatic SAH. If visual disturbance is present in a patient with SAH Terson syndrome should be kept in mind and immediate ophthalmologic consultation should be asked.

6.
MDMA İÇEREN SEMPATOMIMETIK İLAÇ KULLANIMI SONRASI GELİ?EN BASİLER ARTER TROMBOZUNA BAĞLI BEYİN SAPI ENFARKTI
BRAIN STEM INFARCTION DUE TO BASILAR ARTERY OCCLUSION AS A COMPLICATION OF SYMPATHOMIMETIC DRUGS CONTAINING MDMA
Figen TOKÇUOĞLU, Mehmet ÇELEBİSOY, Tolga ÖZDEMİRKAN, Sueda RUKSEN
Sayfalar 25 - 27
“Ecstasy” olarak adlandırılan MDMA (3,4 methylendioxymetamphetamine) gençlerin ve genç erişkinlerin tek başına ya da başka maddelerle birlikte öforik ve enerji verici özellikleri nedeniyle kullandıkları sempatomimetik etkili bir maddedir. Sempatik sistem ve ayrıca serotonin aşırımı üzerindeki etkileri nedeniyle serebral vasküler olaylara yol açabileceği bildirilmiştir. Acil servise konuşma bozukluğu ve sağ yan güçsüzlüğü ile başvuran erkek hastanın serebral MRG tetkikinde beyin sapı enfarktı, MRA tetkikinde baziler arter trombozu saptanmıştır. Öykü derinleştirildiğinde MDMA kullanımını takiben yakınmaların geliştiği öğrenilmiştir. Sağ hemiparezi ve dizartrisi olan hasta iskemik serebrovasküler hastalık tedavisi almıştır. Etiyolojik başka etken saptanamayan olgumuzu özellikle acil serviste karşılaşılan genç inme olgularında madde kullanımının etiyolojide yer alabileceği gerçeğini vurgulamak için sunmak istedik.
MDMA (3,4 methylendioxymetamphetamine), or ecstasy, is an illicit sympathomimetic drug used for recreational purposes especially by young adults. It has been reported to cause stroke. The physiopathologic mechanisms underlying stroke is not clear but affects over sympathomimetic activity and serotonin transmission has been suggested. A young male patient was seen in emergency room with hemiparesis and dysarthria. Cerebral MRI disclosed brain stem infarction, cerebral MR angiography showed basillary artery thrombosis. No other etiologic factor was found. We wanted to present our case to emphasis the importance of drug abuse in young stroke patients.

7.
ÜLSERATİF KOLİTLİ OLGUDA DURAL SİNÜS TROMBOZUNA BAĞLI BİLATERAL TALAMİK İNFARKT
BILATERAL THALAMIC INFARCTION DUE TO DURAL SINUS THROMBOSIS IN PATIENT WITH ULCERATIVE COLITIS
Sabiha TÜRE, İpek İNCİ, Muhteşem GEDİZLİOĞLU
Sayfalar 29 - 31
Dural venöz tromboz nadir görülen bir inme nedenidir. Özellikle bazal ganglionik yapıların venöz drenajı oldukça iyi olduğundan bu bölgenin venöz enfarktlarına sık rastlanmaz. İnflamatuar barsak hastalıkları (İBH- ülseratif kolit (UK) ve crohn hastalığı) arteriel ve venöz sistemde trombotik komplikasyonlara neden olabilir. Serebral ven trombozu bu hastalıkların ender bir komplikasyonudur, fakat fatal seyredebilir. Bu çok seyrek komplikasyonun, modern görüntüleme yöntemleri ile sanıldığından daha sık olduğu ortaya konmuştur. Biz dural ven trombozuna bağlı bilateral talamik infarkt gelişen ülseratif kolitli genç bir hasta rapor ettik.
Dural sinus thrombosis is a rare cause of cerebral infarction. Particularly due to the sufficient venous drainage of the basal ganglia cerebral infarction of these regions is not seen very frequently. İnflammatory bowel diseases (IBDulcerative colitis and Crohn’s disease) are associated with increased risk for thrombotic complications both in the arterial and venous system. Cerebral sinus thrombosis is a rare but potentially fatal consequence of these diseases. Modern imaging methods made this uncommon complication of IBD more frequently recognized. We report the case of a young patient with ulcerative colitis who suffered bilateral thalamic infarction due to venous sinus thrombosis.

LookUs & Online Makale
w