ISSN 1301-1375 | e-ISSN 2146-9113
Volume : 20 Issue : 3 Year : 2024


Türk Beyin Damar Hastalıkları Dergisi - Türk Beyin Damar Hast Derg: 20 (3)
Cilt: 20  Sayı: 3 - Aralık 2014
TEMEL BILGILER
1.
Duyarlılık Ağırlıklı MR Görüntüleme: Beyin hemorajik lezyonlarının tanısında duyarlılık sinyallerinin katkısı
Susceptibility-Weighted MR Imaging: Added value of susceptibility signals in diagnosis of hemorrhagic lesions of the brain
Neslin Şahin, Aynur Solak, Berhan Genç, Nalan Bilgiç
doi: 10.5505/tbdhd.2014.66588  Sayfalar 77 - 86
Duyarlılık Ağırlıklı MR görüntüleme magnitüd ve faz bilgisini birlikte içeren nispeten yeni yüksek rezolüsyonlu 3D MR inceleme tekniğidir. Bu teknikte kan ürünleri, demir ve kalsifikasyon gibi farklı dokuların veya yapıların manyetik duyarlılık farklılıklarından yararlanılır. Özellikle intravasküler venöz deoksijenize kan yanısıra ekstravasküler kan ürünlerini görüntülemede yararlıdır. Bu nedenle, duyarlılık ağırlıklı görüntüleme travmatik beyin hasarı, koagülopatik veya diğer hemorajik bozukluklar, okült vasküler malformasyonlar, inme, hipoksik-anoksik hasar, neoplazmlar ve nörodejeneratif hastalıkları içeren birçok farklı nörolojik hastalığın değerlendirmesinde ek tanısal ve prognostik bilgi sağlar. Bu yazıda duyarlılık ağırlıklı görüntülemenin beyin hemorajik lezyonlarında klinik yararlılığını göstermek ve tartışmak amacı ile seçilmiş vakaları içeren derleme sunuyoruz.
Susceptibility-weighted imaging (SWI) is a relatively new high-spatial resolution 3D gradient-echo MR imaging technique that uses both magnitude and phase information. This technique exploits the magnetic susceptibility differences of various tissues or substances, such as blood products, iron, and calcification. It is particularly useful to visualize intravascular venous deoxygenated blood as well as extravascular blood products. Therefore, SWI provides additional diagnostic and prognostic data in the evaluation of a wide variety of neurologic disorders including various hemorrhagic lesions seen in traumatic brain injury, coagulopathic or other hemorrhagic disorders, occult vascular malformations, stroke, hypoxic-anoxic injury, neoplasms, and neurodegenerative disorders. We present a review with selected cases to illustrate and discuss the clinical usefulness of SWI in hemorrhagic lesions of the brain.

ÖZGÜN ARAŞTIRMA
2.
Serebral Venöz Sinus Trombozu: 27 olgunun incelenmesi
Cerebral venous sinus thrombosis: Analysis of 27 cases
Selcen Duran, Damla Özyurtlu, Özlem Taşkapılıoğlu, Bahattin Hakyemez, Mustafa Bakar
doi: 10.5505/tbdhd.2014.40412  Sayfalar 87 - 93
AMAÇ: Venöz sinus trombozu dural sinus ve serebral venlerin parsiyel yada komplet olarak oklude olduğu serebrovasküler hastalıkların nadir görülen bir alt türüdür. Tipik klinik bulguları başağrısı, görme bozukluğu, papil ödem ve epileptik nöbettir. Gebelik ve özellikle puerperal dönem, oral kontraseptif ve steroid tedavisi ve trombofililer özel risk gruplarını oluşturur. Kranyal BT incelemesi %25 olguda normal bulunduğundan tanıyı kesinleştirmek için kranyal MR ve MR venografiden faydalanmak gerekir.
YÖNTEMLER: Çalışmamıza Ocak 2009 - Temmuz 2012 tarihleri arasında hastanemiz nöroloji kliniğinde takip edilmiş, tanısı görüntüleme yöntemleri ile kesinleştirilmiş 27 olgu alınmıştır. Olguların demografik özellikleri, etyolojik faktörleri, klinik ve görüntüleme bulguları, tedavi ve prognozları retrospektif olarak incelenmiştir. Olguların tümünde kranyal BT ve/veya kranyal MR, MR venografi yapıldı.
BULGULAR: Hastaların 21’i kadın (%77,8), 6’sı erkek (%22,2) ve yaş ortalaması 34 (19-76) idi. Etyolojik incelemede 5 hastanın (%18.5) gebe veya postpartum dönemde olduğu, 5 hastada (%18.5) vaskülit,4 hastada(%14.9) OKS kullanımı, 3 hastada (%11.1) enfeksiyon, 2 hastada (%7.4) hematolojik nedenler, 2 hastada (%7.4) OKS dışı ilaç kullanımı saptanırken 6 hastada (%22.2) bir neden bulunamamıştır.
Kranyal BT ve MR incelemelerinde 7 hastada (%25,9) iskemik enfarkt, 8 hastada (%29,6) kanamalı enfarkt, 3 hastada (%11,1) hematom, 3 hastada (%11,1) ek olarak enfektif bulguya rastlanırken 6 hastada (%22,2) parankim etkilenmesi görülmedi.

SONUÇ: Serebral venöz sinüs trombozu tüm yaş guruplarında görülebilen, değişik belirti ve bulgular ortaya çıkaran bir durumdur. Yeni başlayan şiddetli baş ağrısı, fokal nörolojik bulgu ve/ya epileptik nöbet varlığında hızlı şekilde tanıya ulaştıracak tetkikler yapılmalı, tedaviye mümkün olan en erken sürede başlanmalıdır.
OBJECTIVE: Cerebral venous thrombosis (CVT) is a rare subtype of cerebrovasculer disease which is caused by the partial or complete occlusion of the dural sinuses and cerebral veins. Typical clinical signs include headache, visual problems, papil eodema and seizures.Pregnant women, especially during the puerperium, oral contraceptive pills and steroid treatment, individuals with thrombophilia are a special risk group. must make use of cranial MR imaging and MR venography to confirm the diagnosis; because cranial CT scan is normal of %25 of all cases.
METHODS: The study January 2009 - neurology clinic of our hospital between July 2012 has been finalized 27 cases were diagnosed by imaging methods.Demographic characteristics, etiological factors, clinical and imaging findings, treatment and prognosis were analyzed retrospectively.In all cases, cranial CT and / or cranial MRI, MR venography was performed.
RESULTS: 21 female patients (77.8%) and 6 males (22.2%) and the mean age of 34 (19-76) years.Etiologically 5 patients (18.5%) is pregnant or in the postpartum period, 5 patients (18.5%), vasculitis, 4 patients (14.9%), the use of OKS, 3 patients (11.1%), infection in 2 patients (7.4%), hematologic causes, and 2 patients (7.4%) were detected in 6 patients OKS non-drug use (22.2%) found a reason.Cranial CT and MR imaging in 7 patients (25.9%), ischemic infarct, 8 patients (29.6%), hemorrhagic infarction, 3 patients (11.1%), hematoma, three patients (11.1%) was detected in addition to evidence of infective 6 patients (22.2%) were seen to be affected parenchyma.
CONCLUSION: Cerebral venous sinus thrombosis seen in all age groups, a condition in which the various signs and symptoms.New onset and severe headache, focal neurological signs and / or the presence of seizures, organ failure will bring faster diagnosis, treatment should be initiated as early as possible.

3.
Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Kliniği'nde iskemik inme tanısı ile yatan hastaların geriye yönelik bir yıllık değerlendirilmesi
A year's retrospective evaluation of patients hospitalized with the diagnosis of ischemic stroke at Kocatepe University Medicine Faculty Neurology Clinic.
Serdar Oruç, Özge Yılmaz Küsbeci, Oya Akpınar Oruç, Mehmet Yaman
doi: 10.5505/tbdhd.2014.79553  Sayfalar 94 - 98
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji kliniğinde bir yıl boyunca akut iskemik inme nedeniyle yatırılarak takip ve tedavisi yapılan hastaların etyolojik. demografik ve klinik özelliklerini tanımlamak, risk faktörlerini belirlemek ve bu sayede ülkemiz akut inme verilerine katkıda bulunmaktır.
YÖNTEMLER: Bir yıllık süreçte AKÜ Tıp Fakültesi Nöroloji kliniğinde akut iskemik inme tanısı alarak yatırılıp takip ve tedavisi yapılan 104 akut iskemik inme hastası retrospektif olarak dosyalarına ulaşılarak değerlendirilerek inme alt tipleri TOAST (Trial of Org 10172 Stroke Treatment) kriterlerine göre sınıflandırıldı. İnme açısından risk faktörleri belirlenen hastaların bu risk faktörlerinin cinsiyete göre dağılımları incelendi.
BULGULAR: Değerlendirilen 104 iskemik inme hastasının 49’u (%47.1) erkek, 55’i (%52.9) kadındır. Olguların yaşları 23 ile 92 arasında değişmekte olup yaş ortalaması 66.79 ± 15.05 dir. 84 hastada (%80,8) karotis sulama alanı, 20 hastada (%19,2) vertebro-baziler sulama alanıyla ilişkili iskemik inme tespit edildi. 61 hastada (%58.7) tespit edilen hipertansiyon risk faktörleri arasında ilk sırada yer aldı. Cinsiyete göre risk faktörleri değerlendirildiğinde hipertansiyon açısından cinsiyet arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. TOAST kriterlerine göre yapılan etiyolojik sınıflamada 32 hastada küçük damar hastalığı kaynaklı iskemik inme (%30.8), 27 hastada (% 26) kardiyoembolizme bağlı inme, 22 hasta da ise (% 21,2) büyük damar aterosklerozuna bağlı inme saptanmıştır. 5 hastada (% 4.8) iskemik inme nadir nedenli inmeler olarak tanımlanan inme grubundayken 18 hastada (% 17,3) ise yapılan araştırmalarla inme nedeni bulunamamıştır.
SONUÇ: İleri yaşlarda sık saptanan iskemik inme de en önemli risk faktörleri hipertansiyon ve diyabetes mellitus’tur. TOAST kriterlerine göre yapılan sınıflamada küçük damar hastalığına bağlı inmeler ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde inme epidemiyolojisi ile ilgili çalışma sınırlı sayıda mevcut olup bu konu ile ilgili yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
OBJECTIVE: The aim of this study is to describe the etiological, demographical and clinical features and determine the risk factors of acute ischemic stroke patients, who were hospitalized and treated at Afyon Kocatepe University (AKU) Medical School Neurology Department within a year.
METHODS: The stroke subtypes of 104 acute ischemic stroke patients hospitalized at AKU Medical School Neurology Department within a year were classified according to TOAST (Trial of Org 10172 Stroke Treatment) retrospectively. The distribution of risk factors based on gender was evaluated.
RESULTS: Of the 104 stroke patients, 49 (47.1%) were males, 55 (52.9%) were females. The age range of the patients was between 23 and 92 and the mean age was 66.79 ± 15.05 years. Stroke was present in the carotid artery perfusion area in 84 patients (80.8%) and in the vertebro-basilar perfusion region in 20 (19.2%) patients. Hypertension, which was found in 61patients (58.7%), was at the top of the risk factors. The difference was statistically significant based on the hypertension, when the risk factors were assessed according to gender. The etiological classification based on the TOAST criteria was as follows: ischemic stroke resulting from small artery disease in 32 (30.8%), cardioembolic stroke in 27 (26%), and great artery atherosclerosis in 22 (21.2%) patients. The etiological factors of 5 (4.8%) patients were rare causes and in 18 (17.3%) no etiology could be found despite the investigation.
CONCLUSION: The most important risk factors of ischemic stroke, which is a common entity in the elderly, are hypertension and diabetes mellitus. The strokes caused by small artery diseases are the most common type based on the classification of TOAST criteria. There is limited number of studies evaluating the stroke epidemiology in our country; therefore further studies are needed to assess this issue.

4.
Diyabetik ve Non-Diyabetik Akut İnme Hastalarında Risk Faktörleri ve Prognoz
Risk Factors and Prognosis In Diabetic and Non-Diabetic Acute Stroke Patients
Gülsün Çınarlı Gül, Feriha Özer, Emel Oğuz Akarsu, Mithat Bedir, Aytül Mutlu, Özlem Çokar, Canan Erol Haytan, Macit Koldaş
doi: 10.5505/tbdhd.2014.21939  Sayfalar 99 - 105
AMAÇ: Diyabet inme için önemli risk faktörlerinden biridir. Diyabetin inmeli hastalarda uzun dönem takiplerinde mortalite üzerinde olumsuz etkileri olduğu bulunmuştur. Kısa dönem içindeki mortalite ve morbidite üzerine etkileri tartışmalıdır. Bu çalışmada diyabetik ve non-diyabetik inme hastalarında eşlik eden risk faktörleri ve kısa dönem içindeki prognoz arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçladık.
YÖNTEMLER: Çalışmaya ilk 24 saat içinde acil polikliniğe başvuran, ilk defa akut inme tanısı alarak yatırılmış hastalar alındı. Olgular diyabetik ve non-diyabetik hastalar olmak üzere iki gruba ayrıldı. Hastaların demografik özellikleri, eşlik eden hastalıklar, risk faktörleri ve laboratuvar tetkikleri incelendi. Hastalara 1. ayda Barthel indeksi, başvuru ve taburculukta National Institute of Health (NIH) inme skalası uygulandı.
BULGULAR: Diyabetik ve non-diyabetik grupta başvuru-taburculuk NIH, 1. aydaki Barthel indeksine göre tam bağımsızlık oranları arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Barthel indeks puanlarına göre gruplandırıldığında 1-61 aralığında olan grubun (tam ve ileri derecede bağımlı olgular) başvuru kan glukozu değeri, Barthel indeksi 62-100 arasında olan gruptan (orta, hafif dercede bağımlı, tam bağımsız olgular) anlamlı olarak yüksek gözlendi, açlık kan glukozu arasında anlamlı farklılık gözlenmedi
SONUÇ: Çalışmamızda, diyabetik ve non-diyabetik hastalarda barthel indeksi puanları arasında belirgin bir fark olmamasına karşın, başvuru kan glukozu yüksek olan hastalarda morbiditenin daha belirgin olduğu sonucuna varılmıştır.
OBJECTIVE: Diabetes is one of the important risk factors of stroke.Diabetes has been found to have adverse effects on long-term follow up of stroke patients.Short term effects of diabetes on mortality and morbidity of stroke is controversial. In this study we aimed to investigate the relationship between diabetic and non-diabetic stroke patients concominant risk factors and short term prognosis.
METHODS: Patients who are registrated into Emergency Room in their fisrt 24 hour and hospitalised with a diagnosis of acute stroke were included into the study.Patients were splitted into two groups as diabetics and non-diabetics.Demographical characteristics,coexisting diseases,risk factors and laboratory findings of patients were investigated. Barthel index in the first month, National Institude of Health(NIH) stroke scale at admission and discharge were applied on patients.
RESULTS: There was no statistically significant differences between diabetic and non diabetic groups according to admission-discharge NIH and full independency ratios at first month Barthel index. As we grouped patients according to Barthel index points, admission blood glucose values of group of patients who are between 1-61(fully dependent and high degree dependent cases) are significantly higher than the group of patients whose Barthel indexes are between 62-100(low to moderete degree dependent and full independent cases).Fasting blood glucose levels didn’t differ signicantly between these groups.
CONCLUSION: In our study, there were no significant differences between the scores of Barthel index of diabetic and non-diabetic patients. But it was concluded that the patients which has higher reference blood glucose levels were more pronounced with morbidity.

OLGU BILDIRILERI
5.
Status epileptikus tablosuyla başvuran primer santral sinir sistemi vasküliti olgusu
A Case Of Primary Central Nervous System Vasculitis Who Presented With Status Epilepticus
Sırma Geyik, Erman Altunışık, Mehmet Ali Elçi, Münife Neyal, Akif Şirikçi
doi: 10.5505/tbdhd.2014.92486  Sayfalar 106 - 111
Santral sinir sisteminin (SSS) primer vasküliti santral sinir sistemi ile sınırlı, nadir görülen bir vaskülit olup, daha çok orta yas erkeklerde görülür. Primer SSS vasküliti genellikle başağrısı, demans,inme, multifokal yaygın nörolojik belirtiler seklinde prezente olur. Hastalık özellikle leptomeningeal ve kortikal küçük orta boy arterleri tutar. Daha öncesinde bilinen herhangi bir nörolojik hastalık öyküsü olmayan 43 yasındaki erkek hasta 3 yıldır mevcut olan progresyon gösteren unutkanlık ve başağrısı şikayetleri mevcutmuş. Hasta tekrarlayan sağ fokal baslangıçlı sekonder jeneralize tonik klonik nöbet kliniği nedeniyle tarfımıza basvurdu. Takibi sırasında konvulsif status epileptikus tablosu gelişince yoğun bakım ünitesine alındı. Status tablosunun gerilemesinin ardından yapılan nörolojik muayenesinde sağ hemiparezi, motor afazi ve sağ babinski pozitifliği saptandı. Diffüzyon manyetik rezonans görüntülemede (MRG) sol MCA sulama alanında kortikal diffüzyon kısıtlanmaları saptandı. EEG’ de zemin aktivite yavaşlığı ve epileptiform olarak iki tip bozukluk izlendi. Kan biyokimyası, hemogram, kan sedmantasyon hızı, CRP ve vaskülit markerlarında patoloji saptanmadı. Hastanın beyin MRG'sindeki bulgular radyoloji ile konsülte edildi ve santral sinir sistemi vasküliti öntanısı
ile serebral DSA yapıldı. Distalde belirgin olan vasküler yatakta düzensizlikler ve baziller arter tepesinde fuziform anevrizma saptandı. Hasta romatoloji ile konsülte edildi ve mevcut bulgularla santral sinir sistemi vasküliti tanısı konuldu. Hastaya tanıyı kesinlestirmek için biyopsi yapılamadı.Tedavi olarak pulse steroid ve siklofosfamid baslandı. Tekrarlayan inme ve status epileptikus etyolojisinde nadiren de olsa primer santral sinir sistemi vaskülitinin rol oynayabileceğini hatırlatmak amacıyla bu olgu sunulmaya değer bulunmustur.
Primary central nervous system vasculitis (PCNV) is limited with central nervous system and rare vasculitis that mostly seen in middle-aged men. PCNV vasculitis is usually presented that headache, dementia, stroke and multifocal common neurological symptoms. PCNV especially involves small medium-sized leptomeningeal and cortical arteries. 43 years old male patient who have been progressive forgetfulness and headache for 3 years. He applied with recurrent that before starting right focal and than sprawling whole body which generalized tonic-clonic seizures to us. During management that he was transfered to the intensive care unit due to status epilepticus (SE). Later than we found right hemiparesis, motor aphasia and right babinski positivity in neurologic examination. Diffusion restriction was revealed in left MCA territory in diffusion magnetic resonance imaging(MRI). EEG showed two types abnormality that a slow background ritm and epileptiform activity. Biochemistry of blood, complete blood count, blood sedimentation rate, CRP and markers of vasculitis were found in the normal range. Cerebral anjiography revealed that irregularities in the distal vascular areas and fusiform aneurysm at the top of basilar artery. He was consulted with rheumatology and diagnosed central nervous system vasculitis with the existing findings. Biopsy couldn't be taken from the brain to verify the diagnosis. Finally, we applied treatment that pulse steroid and cyclophosphamide to patient. This case has been presented due to emphasize that PCNV rarely may play a role in the etiology of recurrent stroke and status epilepticus.

6.
Vertebrobaziler dolikoektazi ile ilişkili küme benzeri baş ağrısı
Cluster-like headache associated with vertebrobasilar dolichoectasia
Yüksel Kaplan, Özden Kamışlı, Sibel Altınayar
doi: 10.5505/tbdhd.2014.93064  Sayfalar 112 - 115
Vertebrobaziler dolikoektazi (VBD), basiler ve vertebral arterlerin tortiöz, dilatasyon ve belirgin genişlemesiyle karakterizedir. VBD’nin etyolojisi bilinmemektedir.
VBD, asemptomatik olabildiği gibi arka sisteme ait inme, intrakraniyal kanama, beyin sapı basısına ait bulgular, kraniyal sinir felçleri ve obstruktif hidrosefaliye neden olabilmektedir. Bununla birlikte VBD ile ilişkili küme benzeri başağrısı literatürde bildirilmemiştir. Bu sunumda, VBD’nin muhtemel bir manifestasyonu olduğu düşünülen küme benzeri başağrısı olgusu sunacağız.
Vertebrobasilar dolichoectasia (VBD) is characterized by marked elongation, dilatation, and tortuosity of the vertebral and basilar arteries. The etiology of VBD is unknown.
VBD can be asymptomatic or associated with clinical manifestations, such as posterior circulation stroke, intracranial bleeding, cranial nerve disorders, brainstem compression, and obstructive hydrocephalus. However, cluster-like headache (CLH) associated with VBD has not been reported in the literature.
We report a case of CLH considered as a possible manifestation of VBD.

7.
İzole internükleer oftalmopleji ile prezente olan iki olgu
Two Cases of Isolated Internuclear Ophthalmoplegia Presenting
Tuğçe Mengi, Özge Gökmuharremoğlu, Nazlı Hasanzadeh, Mehmet Çelebisoy, Mustafa Fazıl Gelal
doi: 10.5505/tbdhd.2014.47955  Sayfalar 116 - 119
İnternükleer oftalmopleji (İNO), lezyon tarafındaki gözde adduksiyon yetersizliği ve abduksiyon yapan karşı gözde dissosiye nistagmus ile karakterize, medial longitudinal fasikül (MLF) hasarı sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Genellikle inme ve multiple skleroza bağlı olarak görülür, kafa travması sonucu ortaya çıkışı nadirdir. Vertebral arterin diseksiyonu özellikle genç hastalarda inmenin sıklıkla gözden kaçırılan bir nedenidir. Beyin sapı bulgularının ve travma öyküsünün olduğu olgularda ayırıcı tanıda vertebral arter disseksiyonu akla gelmelidir. Bu yazıda İNO kliniğiyle başvuran iki olgu tartışılmıştır.
Internuclear ophtalmoplegia (INO) is a gaze disorder caused by medial longitudinal fasciculus (MLF) injury and is characterized by impairment of adduction in the ipsilateral eye and dissociated nystagmus in the contralateral eye. INO usually develops due to lesions caused by multiple sclerosis or stroke, and rarely to head trauma. Disseciton of vertebral artery is an often overlooked cause of stroke, especially in young adults. Dissection of vertebral artery should be considered in differential diagnosis in patients with clinical findings of brain stem dysfunction and a history of head trauma. This paper discusses two cases of INO.

8.
Kortikal İnfarkt Sonucu Gelişen İzole El Bilek Paralizisi: OLGU SUNUMU
İsolated Wrıst Palsy Due To Cortıcal İnfarction: A Case Report
Haluk Gümüş, Halim Yılmaz, Gökhan Yıldırım
doi: 10.5505/tbdhd.2014.30074  Sayfalar 120 - 122
Duyu kusuru olmaksızın tek ekstremitede sınırlı izole motor defisit ile ortaya çıkan saf motor monoparezi (SMM) seyrek karşılaşılan bir durumdur. Serebral enfarkta bağlı gelişen izole el bilek paralizisi çok nadir görülür. Biz sağ parietal lob enfarktına bağlı sol üst ekstremite distalinde saf motor defisiti olan 73 yaşındaki kadın hastayı rapor ettik.
Pure motor monoparesis (PMM) is a rare condition, characterized by isolated motor deficit limited to one extremity without sensory defects. Isolated hand-wrist paralysis due to cerebral infarct is rarely seen. We reported a 73-year-old woman with pure motor deficit at distal of left upper extremity due to right parietal lobe infarct.

EDITÖRE MEKTUP
9.
Esansiyel trombozitos, Serebral Ven Trombozu ve Düşme atakları
Essential thrombocytosis, Cerebral venous thrombosis and Drop attacks
Faik İlik, Hüseyin Büyülgöl, Ayşegül Öğmegül
doi: 10.5505/tbdhd.2014.95914  Sayfalar 123 - 124
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale
w