ISSN 1301-1375 | e-ISSN 2146-9113
Volume : 3 Issue : 1 Year : 2024


Türk Beyin Damar Hastalıkları Dergisi - Türk Beyin Damar Hast Derg: 3 (1)
Cilt: 3  Sayı: 1 - Haziran 1997
1.
NÖRON FONKSİYONUNA EŞLİK EDEN BÖLGESEL KAN AKIMI DEGİŞİKLİKLERİ (VASONEURONAL COUPLING); TRANSKRANYAL DOOPLER SONOGRAFİ ÇALIŞMASI, KISIM 1.
NEURONAL FUNCTION COUPLED WITH REGIONAL CEREBRAL BLOOD FLOW CHANGES (VASONEURONAL COUPLING); A STUDY OF TRANSCRANIAL DOOPLER SONOGRAPHY, PART 1.
Nevzat Uzuner, Demet Gücüyener, Gazi Özdemir
Sayfalar 17 - 20
GİRİŞ ve AMAÇ: Nöron fonksiyonuna, metabolik gereksinmeye bağlı olarak bölgesel kan akımında artış eşlik eder. Buna vasoneuronal coupling denir. Bu kan akımı artışını gösterebilen single photon emission computerised tomography (SPECT), fonksiyonel magnetik rezonans görüntüleme (MRI) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) çalışmaları yanı sıra, transkranyal Doppler (TCD) de son yıllarda giderek artan önemi ile kullanım alanına girmiştir. Oksipital lopları büyük oranda besleyen her iki arka serebral arterde (PCA) görsel uyarı sonucu oluşan kan akım değişikliklerini TCD ile göstermeyi amaçlayan çalışmamızda genç yaş grubunda olan 40 denek (19 erkek, 21 kadın) incelendi. Tüm deneklerde, görsel uyarı sonucunda her iki PCA'da benzer oranda kan akım artışı (ortalama,%; 32.12±1.80 ve 35.76±1.99, sırasıyla sol ve sağ taraf) oluştu. Bu artış cinsler arasında farklı değildi. Sonuç olarak TCD nöronal metabolik gereksinmeye bağlı olarak oluşan bölgesel kan akımının artışının belirlenmesinde kullanılabilecek uygun bir yöntemdir.
YÖNTEM ve GEREÇLER:
BULGULAR:
TARTIŞMA ve SONUÇ:
INTRODUCTION: Neuronal function is coupled with increased regional cerebral blood flow (rCBF) related to metabolic demand, so-called vasoneuronal coupling. Aside from single photon emission computerised tomography (SPECT), functional magnetic resonance imaging (MRI) and positron emission tomography (PET), which are capable to disclose the increased rCBF, transcranial Doppler (TCO) has been used for last ten years with increasing significance. We aimed to show the rCBF changes at bilateral PCA's, which are supplied to the majority of the occipital lobes, with visual stiımılation using transcranial Doppler (TCO). in mır study group, which includes 40 young control subjects (19 ınale, 21 female), we disclosed that there were similar rCBF increase at bilateral PCA's (mean,%; 32.12±1.80 and 35.76±1.99,. left and right side respectively) during visual stimulation. This rCBF increase is not different between male and female subjects. Asa result of this study, TCD is a suitable technical method for the evaluation of vasoneuronal coupling.
METHODS:
RESULTS:
DISCUSSION AND CONCLUSION:

2.
"ANKLE / ARM INDEX"İN STROK RİSKİNİ BELİRLEMEDE KULLANILABİLİRLİĞİ
THE USEFULLNESS OF ANKLE/ARM INDEX IN THE EVALUATION OF STROKE RISK
Taşkın DUMAN, Şerefnur ÖZTÜRK, İsmet MELEK
Sayfalar 21 - 26
Periferik arter hastalıkları kardiovasküler risk faktörleri ile birlikte bulunur. Ayak bileğindeki sistolik kan basıncının kola oranı olarak tanımlanan "Ankle / Arm Index" (AAI) kardiovasküler risk faktörlerini araştırmada duyarlı ve güvenilir bir metod olarak kabul edilmiştir. AAI'in, strok riski için belirleyici olup olmadığını ve strok risk faktörleriyle ilişkisini değerlendirmek amacıyla 77 strok hastasından AAI ölçümü yapılabilen 69'unun AAI değerleri, 26 kişilik kontrol grubuyla karşılaştırıldı. Ateroskleroz risk faktörlerinin AAI ile birlikteliği değerlendirildi. AAl'in morbidite belirlemede kullanılabilirliği BT de lezyon genişliği, Glasgow koma ölçeği, Toronto strok ölçeği ve ekstremite parezi dereceleri ile korelasyon araştırılarak incelendi. Hasta grubunun yaş ortalaması (60.79±11.30) ile kontrol grubunun yaş ortalaması (58.03±10.21) arasında fark yoktu (p=0.280). Hasta grubunun AAI ortalaması (0.989±0.280) ile kontrol grubunun AAI ortalaması (1.300±0.349) arasında anlamlı fark vardı (p=0.006). AAI <0.9 olan hastaların lezyon genişliği ortalaması AAl;::0.9 olanlardan yüksek bulunurken (p=0.05), Toronto strok ölçeği AAI~0.9 olanlarda daha yüksek bulundu (p=0.001). AAI ile alt ekstremite parezi derecesi (p=0.033) ve Glasgow koma ölçeği (p=0.024) arasında korelasyon vardı. lskernik kalp hastalığı bulunanlarda AAI bulunmayanlardan daha yüksekti (p=0.041). Sonuç olarak AAI nin strok riskini belirlemede yararlı ve güvenilir bir rnarker olarak kullanılabileceğini düşündük.
Peripheral arterial diseases are associated with cardiovascular risk factors. (AAI) defined as the ratio of ankle-to-arm systolic pressure is accepted asa rnore reliable and sensitive rnethod for the investigation of cardiovascular risk factors. in order to evaluate the relationship between AAI and stroke risk factors, and whether AAI is an indicator of stroke risk, 69 patients whose AAI could be obtainable out of 77 stroke patients were cornpared with 26 control subjects. The relation among AAI, lesion size on CT, Glasgow Coma Scale, Toronto Stroke Scale and the degree of extremity paresis was evaluated. The mean age of the patients was 60.79±11.30 and the mean age of the controls was 58.03±10.21. There was nota significant difference between the ages (p= 0.280). The mean AAI was 0.989±0.280 for the patients and 1.300±0.349 for the controls. A significant difference was found for AAI between the controls and the patients (p=0.006) The mean lesion size on CT (p=0.05) and Toronto Stroke Scale (p=0.001) were higher in the patients with AAI <0.9 than those with AAI;:: 0.9. There were positive correlations between AAI, and the degree of the lower extremity paresis (p=0.033) and Glasgow Coma Scale (p=0.024). AAI level was higher in the patients with ischernic heart disease than those who did not have (p=0.041). in conclusion, we suggest that AAI is a useful and reliable marker for the deterrnination of stroke risk.

3.
POSTERİOR SEREBRAL ARTER TIKANMASINDA HEMİPLEJİ VE AGRAFİSİZ ALEKSİ
HEMIPLEGIA AND ALEXIA WITHOUT AGRAPHIA IN POSTERIOR CEREBRAL ARTERY OCCLUSION
Vesile ÖZTÜRK, Kürşad KUTLUK, Fethi İDİMAN
Sayfalar 27 - 29
Hemipleji ve agrafisiz aleksi posterior serebral arter sendromunda ender rastlanan klinik bulgulardır. Her iki klinik tablo ayrı ayrı olgu sunumları şeklinde bildirilmiştir. Bu yazıda seyrek görülen iki klinik tabloyu bir arada bulunduran posterior serebral arter tıkanması olan bir olgu sunulmuş ve literatür bilgileri eşliğinde tartışılmıştır.
Hemiplegia and alexia without agraphia are rare manifestations of posterior cerebral artery occlusion. There are few recorded cases of hemiplegia or pure alexia in posterior cerebral artery syndrome. We report a patient with hemianopia, colour anomia, acalculia, hemiparesia and alexia without agraphia due to posterior cerebral artery occlusion. This patient is discussed with the review of literature.

4.
HEMIPLEGIA VEGETATIVA ALTERNA
HEMIPLEGIA VEGETATIVA ALTERNA
Fethi İDİMAN, Kürşad KUTLUK, Vesile ÖZTÜRK, Raif ÇAKMUR
Sayfalar 31 - 33
55 yaşında bir kadın hasta; 2,5 yıl önce birdenbire gelişen ve düzelmeyen sol gözbebeği büyümesi, 1 yıl önce de yine akut başlangıçlı sağ göz kapağında düşüklük, yüzünün sağ yanında terleme olmaması, vücudunun sol yanında aşırı terleme ve kızarma nöbetleri ile başvurdu. Nörolojik-nörooftalmolojik bakırla, sağda Horner Sendromu, yüzün sağ yarısında anhidroz, gövdenin sol yarısında hiperhidroz ti.iri.inde otonomik bozukluk yanında, solda tonik pupillayı düşündürür özellikler saptandı. Farmakolojik ve klinik testler bu gözlemleri doğruladı. Sistemik fiziksel bakıda patolojik anlamlı bulgu saptanmadı. Laboratuar incelemeleri hipokrom mikrositer anemi ve sediınentasyon hızında ılımlı artış dışında anormallik göstermedi. Görüntüleme yöntemlerinden kraniyal manyetik rezonans görüntülemede herhangi bir anormallik gözlenmedi. Klinik olarak ilgili literatürde "HemiplegiCl Vegetativa Alterna" olarak adlandırılan tClblonun; 20 yıllık migren türü vasküler başağrısı, hipert;ınsiyonu ve anemisi bulunan hastad;ı vertebrobaziler sistemde oluşan iskemik olaya bağlı olabileceği düşünüldü. Ender görülen bu olgu nedeniyle ilgili literatür gözden geçirildi.
Hemiplegia vegetativa alterna is a rare syndrome characterized by contralateral hemihyperhidrosis associated with ipsilateral Horner's syndrome. We report a 55 year-old feımıle, who experienced a sudden dilatation of her left pupil about 2 years ago. üne year later, she began to suffer from attacks of ptosis and hemifacial anhidrosis occurring on the right side accompanied with excessive s·wenting and flushing on the left side of her body. Neurological examination revealed right Horner syndrome with right facial anhidrosis ;ınd ;ı left hemihyperhidrosis mainly on her face and arm. Magnetic resonance imaging of cranial and cervical region did not show any abnormnlity, except a mild bulging of CS-6 intervertebral disk. In this patient, unique clinical pictme of nutonomic dysfunction suggested the diagnosis of hemiplegia vegetativa alterna. Because of the existence of migrnine for 20 years, hypertension and anemin, cın ischemic event seemed to be an etiologicaJ factor. This rnre condition of alternating vegetative syndrome is discusscd \Vith the review of literature.

5.
HEMORAJİK İNME OLUŞUMUNDA SİRKADİEN RİTM VE DİURNAL AKTİVİTENİN ROLÜ
CIRCADIAN RHYTHM AND DIURNAL ACTIVITY IN ONSET OF INTRACEREBRAL HEMORRHAGE
Hayriye KÜÇÜKOĞLU, Sevim BAYBAŞ, Aysel DERVİŞ, Betül YALÇINER
Sayfalar 35 - 38
Bu çalışmada 20 aylık bir dönemde kliniğimizde hemorajik inme tanısı ile takip edilen 144 olguda sirkadien dağılım ve diürnal aktivite araştırılmıştır. Çalışmada elde edilen verilere göre, hastalanma oranı sabah saatlerinde ani artış göstermiş,gün boyunca yüksek seyretmiş ve gece boyunca düşük kalmıştır. Akut başlangıç,genellikle kişi uyanıkken ve en çok dinlenme halinde, daha az olarak da normal fizik aktivite sırasında ortaya çıkmıştır. Aldığımız sonuçlar, inmenin yüksek kronoriskli bir hastalık olduğunu düşündürmüş, bunun, temel patofizyolojik mekanizmanın anlaşılmasına katkı sağlayacağı görüşüne varılmıştır.
In this study, the circadian rhythm and diurnal activity of 144 inpatients with hemorrhagic stroke was evaluated. The results showed the peak point of hemorrhagic stroke was morning time; the ratio of onset of stroke was high during day time and low along the night time. Acute beginning was observed usually when the patient was awake and during rest time and less frequently during normal physical activation. Our results implied hemorrhagic stroke is a high chronorisky disease and this result may lead us to understand the main pathophysyologic mechanism of stroke.

6.
METASTATİK TÜMÖRLERE BAĞLI SEREBROVASKÜLER OLAYLAR (İKİ OLGU NEDENİYLE)
CEREBROVASCULAR COMPLICATIONS OF METASTATIC BRAINS TUMORS
Ramazan DURMAZ, Serdar ATAİZİ, Hakan BOZOĞLU, Eşref TEL
Sayfalar 39 - 41
Inraserebral hematom nedeniyle semptom veren bir indiferaıısi ye bronşial karsinom metastazı ile serebral infarktı taklit eden böbrek kaynaklı (clear celi Ca) diğer bir metastaz olgusu sunuldu. Birinci olguda hematomun, metastatik tümör oluşumunun erken fazında geliştiği gözlendi. ikinci olguda, metastatik tümör varlığı kontrast· madde tutmayan lezyonun semptom başlangıcından 17 gün sonra, kontrast madde tutması ile anlaşıldı.
A case with massive cerebral hemorrhage caused by bronchogcnic carcinoma meti1slascs, and anothcr wıth clear celi carcinoma metastases simulating the presence ol a crebral iniarct arc prcscntcd. it was obscrvcd that hcmorrhage developed in the early stage of metastatic tumor formation. In the second case, the contrast enhanced tumor was seen after only 17 days prior to noncontrast enhancement low density lesion on serial computerizctl tomography.

7.
SOL ATRİUMDAKİ SPONTAN EKO KONTRASTIN İNMEDEKİ PROGNOSTİK ANLAMI
PROGNOSTIC IMPLICATIONS OF LEFT ATRIAL SPONTANEOUS ECHO CONTRAST IN STROKE
Hayriye KÜÇÜKOĞLU, Ayten CEYHAN, Serdar KÜÇÜKOĞLU, Özlem KALELİ, Sibel KARŞIDAĞ, Sevim BAYBAŞ, Dursun KIRBAŞ
Sayfalar 43 - 45
Sol atriumda spontan eko kontrast (SEK), transözefagial ekokardiyografinin (TÖE) kullanıma girmesi ile tanımlanan sigara dumanı benzeri dinamik bir sinyal olup, tromboembolik olaylarda risk faktörü olarak bildirilmektedir. Ancak, iskemik inme geçiren olguların prognozuna etkisi henüz yeterince bilinmemektedir. Bu çalışmada akut iskemik inmeli, TOE'leri yapılmış ardışık 76 olgunun, klinik ve ekokardiyografik özellikleri kaydedilmiş, SEK görülenlerle görülmeyenler arasında karşılaştırma yapılarak, ortalama 11 aylık izlem süresinde SEK'in inme tekrarı ve ölüm üzerine etkisi araştırılmıştır. İzlem süresinde üçü inme ve biri geçici iskemik atak (GİA) olmak üzere toplam 4 olguda yeni serebrovasküler olay gözlenmiş, inme gelişen 2 olgu kaybedilmiştir.Yeni olay gözlenen olguların tümü SEK(+) gruptan olup (p<0.05), bu sonuç, SEK saptanan iskemik inmeli olguların yakın takibi gerektiğini düşündürmektedir.
Left atrial spontaneous echo contrast (LASEC) is a dynamic smoke like echo signal recognized by transesophageal echocardiography (TEE) and is seen in conditions associated with stasis of blood in the left atrium like mitral stenosis, atrial fibrillation and prosthetic mitral valves. it has been shown to be associated with a history of thromboembolism, however prognostic implications of LASEC in stroke patients is not clear. We studied the influence of LASEC on the subsequent cerebrovascular events (CVE) and on survival in patients with ischemic stroke. 76 ischemic stroke patients with or without LASEC according to TEE findings were followed up foran average of 11 months. During follow up 4 new CVE (3 stroke, 1 transient ischemic attack) were detected, all in LASEC (+) patients (p<0.05). Two of these patients with new CVE died, there were no deaths in the LASEC (-) group. Stroke patients with LASEC, detected by TEE, have a significantly higher risk of developing subsequent CVE, and may represent a subgroup whom must be followed up more intensively.

8.
TRANSCRANİAL DOPPLER'İN KLİNİK KULLANIMI
TRANSCRANIAL DOPPLER iN CLINICAL DIAGNOSIS
Gazi ÖZDEMİR, Nevzat UZUNER, Kürşat KUTLUK
Sayfalar 47 - 54
TCD normal ve patolojik durumlarda serebral dolaşım hakkında bilgiler veren non-invazif bir yöntemdir. TCD ile yapılacak damar incelemeleri, çalma fenomenleri ve hemodinamik kompansatris akım değişimleri yönünden anjiyografiden üstün veriler sağlar. Ayrıca tamsa! yaklaşımda, tedavinin izlenmesinde, klinik tablonun seyrinde ve sonucun (Outcome) belirlenmesi ile beyin ölümünün kesin tanısında yararlı ve yönlendirici bilgiler verir.
TCD is a noninvasive method that it provides about normal and pathologic serebral circulation. The results of vascular investigation with TCD are better than cerebral angiography for steal fenomenons and hemodynamic compensatory changes of velocity. Additionally, it is use in the diagnosis, survive of therapy, clinical evaluation, early estimation of outcome and to determine of brain death.

LookUs & Online Makale
w